25 Mayıs 2013 Cumartesi

Bulut Depolama Hizmetleri

Daha önceki yazılarımda sizlere Bulut Bilişim’den bahsetmiştim. Şimdi ise bu yapı üzerinden sağlanan bazı depolama hizmetlerinden bahsetmek istiyorum.
Bulut depolama kısaca dosyalarımızı Internet üzerinde bir yerde depolamak olarak algılanabilir. Sanki Internet üzerinde bir hard diskiniz ya da bir USB flaş diskinizin olduğunu farz edin. Dosyalarınızı buraya kopyalayıp yine buradan indirebilir, silebilir, üzerlerinde değişiklik yapabilir ve bunları istediğiniz kişilerle paylaşabilirsiniz. Bulunduğunuz yerin ve kullandığınız bilgisayarın, tabletin ve akıllı telefonun bir önem yoktur. Sadece bazı sistemlerin belirli işletim sistemleri için uygulamaları vardır. Lakin yine de web ara yüzü ile tüm sistemler bütün işletim sistemlerinde kullanılabilir. Burada en önemli nokta i bu depolama hizmetleri için her zaman İnternete bağlı olmamız gerekmektedir. 
Bu konuda hizmet veren firmalar her gün artmaktadır ve aralarındaki rekabet te büyümektedir. Hemen hemen her firma ücretsiz olarak isteyen herkese depolama alanı vermektedir. Tabii ki, istediğiniz hizmet için üye olmamız gerekmektedir. Bu o kadar zor bir işlem değildir. Bunu sanki bir mail adresi almak gibi düşünün.
 Şimdi sizlere bazı bulut depolama hizmetlerinden bahsetmek istiyorum.
Dropbox Bulut paylaşım uygulamaları arasında belki de popüler olanıdır. Ücretsiz olarak 2 GB depolama alanı sunmaktadır. Üçüncü parti uygulamalarla olan uyumu, arkadaşlarla dosya paylaşım özelliği ve kolay eşleme avantajıyla bu alandaki en iyi uygulamalardandır. Dropbox’un 100 GB aylık kullanım ücreti 19.99 dolardır. Dropbox’un destek verdiği platformlar arasında Windows, Linux, Mac, Android, iOS ve Blackberry yer almaktadır.
Google Drive Kullanıcılara 5 GB ücretsiz depolama alanı sunmaktadır. Google Drive’da 25 GB alana sahip olmanın bedeli aylık 2.49 dolar, 100 GB alan edinmenin bedeli ise 4.99 dolardır. Mac, Windows, Android, iPhone ve iPad uygulamalarına destek vermektedir. Google Dokümanlar ile senkronize çalışmaktadır.
Skydrive Microsoft’un bulut depolama hizmeti olan SkyDrive, piyasadaki en iyi uygulamalardan biridir. Bu benim favorim olan bir hizmettir. Dünyada neredeyse bütün internet kullanıcıları tarafından tercih edilen Office araçlarını kolayca senkronize etmektedir. 7 GB ücretsiz depolama alanı vermektedir. Aylık 4.99 dolar karşılığında 100 GB depolama alanı vermektedir. Microsoft’un Windows Phone işletim sistemine destek veren ender hizmetlerden olan SkyDrive, Mac, Windows ve iOS cihazlarından da kullanılabilmektedir.
iCloud Sadece Apple ürünleri için hizmet veren iCloud, bu ürünleri kullananlar için oldukça makul bir bulut paylaşım uygulaması konumundadır. Ücretsiz olarak 5 GB depolama alanı sunmaktadır.
Amazon Cloud Drive Rakiplerine oranla daha çok kendi ürünlerine yönelik bir servis izlenimi veren Amazon Cloud Drive5 GB ücretsiz depolama alanı sunan bir diğer bulut paylaşım uygulamasdır.
100 GB depolama alanına 8.33 dolar karşılığında edinebildiğiniz Amazon Cloud Drive, ne yazık ki Windows, Mac, Android dışında başka bir platforma destek vermemektedir.
UbuntuOne Basit ara yüzü ve 5 GB ücretsiz depolama alanıyla, bu hizmet özellikle Ubuntu kullanıcıları için bir hayli idealdir. Bunun yanında Ubuntu haricinde Windows, Android ve iOS yüklü sistemlerde de çalışabilmektedir.
Box Bireysel kullanıcılardan çok iş çözümlerinde de uzmanlaşmış bir servistir.5 GB ücretsiz depolama alanı sunmaktadır. Box’un 25 GB’lik ücretli depolama alanının aylık ücreti ise 9.99 dolardır. Box’a Mac, Windows, Android, Blackberry ve iOS uygulamalarından erişilebilmektedir.
Yandex.Disk Ücretsiz sunduğu 10 GB depolama alanıyla iddialı bir giriş yapan servis, Yandex.Mail’e entegre olarak çalışmaktadır. Yandex.Disk ayrıca kullanıcılarına Windows ve Mac ile birlikte Android ya da iOS üzerinden erişim fırsatı da vermektedir.
 
Şimdilik aklıma gelen bulut depolama hizmetleri bu kadar. Unutmayın ki bu hizmetler her geçen gün artmaktadır ve birçok firma bu konudaki ürünlerini piyasaya sürmektedir, dolayısıyla bu liste uzar gider. Bizim burada dikkat etmemiz gereken, yüklediğimiz dosyaların hakkını kime ait olduğu, güvenliği ve erişim imkânlarıdır. Bunun için lütfen kayıt olmadan önce güzelce okuyun.

17 Mayıs 2013 Cuma

32 bit ve 64 bit İşletim Sistemleri


Bu yazımızda sizlere son dönemde sıkça duymaya başladığımız 64-bit(x64) ile 32-bitlik (x86) sistemlerden bahsedeceğim. İlk önce bu sistemlerin ne olduğundan ardından da ikisi arasındaki farklardan bahsedeceğim.

Bilgisayar dünyasında olduğumuz için işin her zaman iki yüzü vardır: Birisi donanım, diğeri ise yazılım. İsterseniz gelin ilk önce 32-bit(x86) ve 64-bit’lik (x64)sistemlerin donanım tarafına bakalım.

32-bit ya da 64-bit ile kastedilen işlemcilerin hesap yaparken kullandıkları yöntemdir. Her işlemcinin içerisinde ALU denilen (Arithmetic and Logic Unit)  Aritmetiksel Hesaplama Ünitesi bulunmaktadır. ALU işlemciye gelen matematiksel işlemlerin yapıldığı yerdir. ALU bu işlemleri yaparken Register dediğimiz hafıza birimlerini kullanır. Bunlar işlemcinin içerisine gömülü olduklarından diğer bildiğimiz RAM belleklerden oldukça hızlıdırlar. İşlemci, işlemleri yaparken geçici olarak hesapladığı verileri bu Register’lar üzerinde tutar.32-bit işleme kapasitesi olan işlemcilerin kullandıkları Register bölümleri 32-bit olduğundan işlemleri tamamlamak için gerekli veriyi parçalara bölüp ancak öyle işlem yapabilirler. Hâlbuki 64-bitlik işlem yapan işlemciler Registerları daha büyük olduğundan veriyi bölmeden hesaplayabilirler, buda kullanıcıya daha hızlı cevap vermek anlamına gelir.

Ayrıca 32-bit’lik işlem yapan işlemcilerin adreslemeleri 4 GB ile sınırlıdır. Dolayısıyla 32-bit’lik işlemciler ancak ve ancak en fazla 4GB RAM bellek kullanabilirler. Gözle görülür can alıcı nokta budur.

Donanım tarafını bitirdikten sonra 32-bit veya 64-bitlik bit işlemciyi kullanabilmemiz için bir işletim sistemine ihtiyacımız vardır. Bu hepinizin yakından bildiği herhangi bir Windows işletim sistemi olabilir. Zaten halk arasında bilgisayara format attırmak dediğimiz tabir bilgisayara işletim sistemi yüklenmesidir. Windows XP işletim sistemi dâhil olmak üzere piyasada bulunan birçok işletim sisteminin her iki mimari için de sürümleri mevcuttur. Örneğin Windows 8 işletim sisteminin hem 32-bit hem de 64-bitlik sürümlerine ulaşabiliriz.

Donanımsal olarak son dönemde piyasaya sürülen tüm işlemciler 64-bit işlem yapabilmektedirler. Lakin gerekli 64-bitlik işletim sistemi üzerine kurulmadıkları takdirde bu bir işe yaramaz. Bu durumda sadece 32-bit’lik kısım kullanılmaktadır.

Biz son kullanıcılar için mevcut iki yapı arasındaki farkı anlamanın en kolay yolu RAM yani sanal bellek kapasitesine bakmaktır. 32 bitlik bir işletim sisteminde işlem başına tahsis edilmiş en fazla 2 GB’lık bir bellek alanına sahiptir ve en çok 4 gigabaytlık(GB) sistem belleğini destekler. 64 bitlik bir işletim sistemi 16 Tb ‘a kadar sanal belleği destekleme potansiyeline sahiptir. Buradan da farkı anlayabilirsiniz. Tabii ki piyasadaki her 64-bitlik işletim sistemi aynı sayıda maksimum sanal beleği desteklemez. Size bunu aşağıdaki tabloda özetlemeye çalışayım.

İşletim Sistemi
32-bit  Sürüm RAM Desteği
32-bit  Sürüm RAM Desteği
Windows 7 Ultimate
4GB
192GB
Windows 7 Home Premium
4GB
16GB
Windows 7 Basic
4GB
8GB
 
 
 

 

Şimdi donanım olarak 64 biti destekleyen işlemcimizin bulunduğu bilgisayarımıza 64 bitlik bir işletim sistemi kurduk. Peki, işimiz burada bitti mi? Tabii ki hayır. Bilgisayarımıza takılı olan tüm donanımların sürücülerinin de 64 bitlik olması gerekmektedir. Son dönemde hemen hemen her parçanın her işletim sistemi için her iki tipinde de gerekli donanım sürücüleri çıkmaktadır. Bu yüzden bir sürücü indirmeye kalktığımızda hangi tip için olduğunu seçmemiz gerekmektedir.
Yukarıda anlattıklarımdan sonra o zaman ben hangi sistemi tercih etmeliyim diyebilirsiniz. Benim sise tavsiyem şu yönde olacaktır. Artık 64 bit devri başlamıştır öyle ya da böyle önümüzdeki yıllarda hepimiz artık 64 bit kullanıyor olacağız lakin şu an için benim önerim eğer sizin makinanızda en fazla 4 GB RAM var ise tavsiyem 32-bitlik bir işletim sistemi kurmanız yönünde olacaktır. Çünkü farklı bir yol izlediğinizde performans artışı yerine düşüşü ile karşılaşırsınız. Eğer ana kartınız üzerinde gerekli RAM yuvaları varsa o zaman 4GB yerine daha fazla RAM kullanarak gerçekten bir performans artışı yakalayabilirsiniz. Özellikle yüksek hesaplama gerektiren alanlarda uğraşan kullanıcılar ( tasarım ve mimarlıkla vs. ) bu farkı anlayacaklardır.

10 Mayıs 2013 Cuma

Windows XP Gidiyor


Bu hafta sizlerle Windows XP işletim sistemi üzerine konuşmak istiyorum. Daha doğrusu artık yavaş yavaş yeni sürümleriyle değiştirilmesi gereken Windows XP üzerine. Evet, yanlış duymadınız bundan böyle artık Windows XP yok. Yeni sürümlerin yani Windows 7 ve Windows 8 işletim sistemlerinden sonra artık teknik olarak Microsoft Windows XP işletim sistemini istemiyor. Bu doğrultuda şirket tarafından yapılan yazılı açıklamada Windows XP için destek süresinin 8 Nisan 2014 olduğu açıklandı.

Şu anda dünya üzerinde en çok kullanılan Windows işletim sistemi olma özelliğine sahip olan Windows XP 2001 yılında bizlerle tanıştı. Ardından biz kullanıcılar tarafından çok sevildi ve güvenildi. Belki de Windows 2000’den sonra en çok güvendiğimiz Microsoft işletim sistemi oldu. Lakin kendisinden sonra Microsoft tarafından üç adet yeni işletim sistemi piyasaya sürüldü: Windows Vista, Windows 7 ve Windows 8. Ama Windows Vista birçok kişi için tam bir baş belası oldu. Her ne kadar kendisi birçok değişikliği getirse de henüz olgunlaşmamış olduğu için Windows 7 lanse edilene kadar pek sevilmedi. Ardından gelen Windows 7 hemen hemen Windows XP kadar sevildi ama teknolojik değişiklikler ve yeni gelişmeler ışığında tam oturamadan bizler Windows 8 ile tanıştırıldık. Şimdilerde ortaya çıkan tablet bilgisayarlar ve akıllı telefonlar şirketleri değişime itti. Microsoft gibi büyük firmalar her ürün için farklı bir işletim sistemi bulundurmanın ne kadar sakıncalı olduğunu çok iyi bildikleri için, birçok farklı üründe çalışabilecek bir işletim sistemine ihtiyaç duydular ve sonunda karşımıza Windows 8 çıktı.

 Günümüzde sosyal medya, bulut bilişim ve ürünler arası iletişim günlük yaşantımızın içerisinde. Her an her şeyden haberdar olmak istiyoruz. Âmâ bize bunu Windows XP işletim sistemi veremiyor. Buna yapısı müsait değil. O yüzden de Microsoft bir yıl sonra bu üründen desteğini çekiyor.

Peki, nedir bu destek çekilmesi. Ne anlama geliyor, gelin ona bir bakalım. Bilgisayarınızda eğer internet bağlantısı var ise muhakkak ara sıra Bilgisayarınız risk altında lütfen gerekli güncellemeleri yapın şeklinde bir mesaj ile karşılaşmışsınızdır. Peki, bu mesajın altına yatan nedir. Her sistemde olduğu gibi Windows işletim sistemlerinde de bazı açıklar bulunabilir. Bunları yeni yaptırmış olduğunuz çatınızın lodostan yağan yağmurla beraber bir kiremidin altından içeriye çok az bir su sızdırması gibi düşünebilirsiniz. İşletim sistemlerinde bu açıklar bir virüsün bilgisayarınızı etkilemesi ya da herhangi bir programı kullanırken işletim sisteminin donup kalması gibi düşünebilirsiniz. İşte yazılım geliştiren firmalar bu tip açıkları kapatmak için yeni işletim sistemi yamaları üretirler ve bunları güncelleme olarak işletim sistemi kullanıcılarına verirler. Bu durumda önümüzdeki yıldan itibaren Microsoft Windows XP işletim sistemi için bu tip yamalarla uğraşmayacağını bizlere bildiriyor. Burada işin en tehlikeli tarafı yeni virüslere karşı sistemimiz açık kalacak olmasıdır ki, bunu da kimse istemez.

İşletim sistemi değiştirmek son kullanıcılar için o kadar sancılı olmasa da işletmeler için biraz sancılı olabilir. Kullanmakta olduğunuz birçok ürün yeni işletim sistemine uygun olmayabilir. Bunun için geçişten önce muhakkak kullandığınız programların Windows 8’e uyumlu olup olmadığına bakmanızı tavsiye ederim. En doğrusu da illaki 8 Nisan 2014 ‘ü beklemeden bu geçişleri yapmanızdır. Bu sizleri daha büyük sıkıntılardan kurtaracaktır.
 

Chargecard

Eminim hepiniz benim gibi telefonunu şarj etmeyi unutuyordur. Bunun farkına varan bir grup bunun için güzel bir çözüm geliştirmiş, ChargeCard. Bu ürün bir kredi kartı büyüklüğünde, bir uçunu bilgisayarınıza diğer ucunu da cep telefonunuza takıyorsunuz ve bilgisayarınız üzerinden cep telefonunuzu şarj ediyorsunuz. Oldukça kullanışlı görünüyor. Ayrıca cep telefonunuzun iPhone ya da Android olması bir şey fark etmiyor. Bu ürünün bir iki ay içerisinde piyasaya çıkması bekleniyor ve fiyatı yaklaşık olarak 19 -20 Avro civarı.

3 Mayıs 2013 Cuma

NFC ve Akıllı Telefonlar


 
Gecen hafta sizlere QR Koddan bahsetmiştim. Bu hafta yine cep telefonları ile ödeme ve başka işlemleri başarılı ve kolay bir şekilde yapabilmemize olanak tanıyan yeni bir sistemden bahsetmek istiyorum. Bu sistemin ismi NFC (Near Field Communication) yani Yakın Alan İletişimi.

NFC yeni nesil kablosuz iletişim teknolojisidir. NFC temel olarak bu teknolojiyi içerisinde barındıran cihazlar arasında yakın mesafeli haberleşmeyi sağlar. Bu yeni teknolojiyi Bluetooth ya da Wifi’ya benzetebilirsiniz. Yalnız onlardan farklı olarak NFC çok daha kısa mesafeli bağlantılar içindir ve düşük bant genişliğine sahiptir. Kısa mesafeden kastımız 2-4 santimetredir. Böylelikle kullanıcıya bir kullanım rahatlığı sağlanmaktadır. Yani NFC ile iki cihazın haberleşmesi için nerdeyse birbirlerine değmesi gerekmektedir.

Şimdi gelelim somut olarak NFC nasıl çalışıyor. Nasıl ki telefonunuzda Bluetooth özelliği olması için Bluetooth yongasının telefonunuzda olması gerekiyor NFC içinde bu geçerli. Yani eğer telefonla NFC kullanacaksanız bunun telefonunuzda gömülü olması gerekiyor. Şu anda piyasada bulunan cep telefonlarının çoğunda bu yok. Lakin ileride bu özelliğe sahip telefonların artması gerekiyor.

Peki, bu sistem nasıl çalışıyor. Size bunu bir örnekle açıklamak istiyorum. Otobüse binmek için bilet almak zorundayızdır. Bunu her gün yaptığınızı hayal edin. Bu biletinizi ya otobüse binmeden önce turnikelerden okutursunuz ya da kapıdan içeri girdikten sonra otobüsteki okuyucuya okutursunuz. Eğer bu turnikedeki ya da kapıdaki okuyucuda NFC iletişimi varsa sizin artık bilet almanıza gerek yok. Bilet yerine bu okuyuculara cep telefonunuzu yaklaştırıyorsunuz ve NFC sayesinde hesabınızdan bilet miktarı düşüyor. Bilet yükletme işleminizi doğrudan cep telefonunuza yapıyorsunuz. Böylelikle hayatınızdan bilet çıkıyor. Bunun yanında arkadaşınızın cep telefonuna bir fotoğraf ya da şarkı göndermek istiyorsunuz Bluetooth bağlantısı yapmak yerine iki telefonu birbirine yaklaştırıyorsunuz (hatta o kadar yakın ki belki de birbirlerine değecek kadar) ve dosya aktarımı gerçekleşiyor. Sıkıntısız ve rahat değil mi?

Şimdi size NFC kullanılan bazı alanlardan bahsetmek istiyorum. Mobil cüzdan, bunun şu anda en güzel örneği Google Wallet. Ülkemizde kullanılmıyor ama Amerika’da yaygın. Bir diğeri ise Mobil ticaret. Buraya Kredi kartı işlemlerini ve mobil erişim noktalarını dâhil edebiliriz. Yukarıdaki örnekte de verdiğim gibi E-biletler  başka bir alan. Bir diğer güzel alan ise Elektronik tanıma ve Elektronik Anahtarlar .Bu alanda güvenli geçiş sistemleri, personel takip sistemleri, araba, ev, işyeri ve  otel odası anahtarlarını düşünebilirsiniz.  Elektronik reklam’lar ayrı bir uygulama alanı olarak karşımıza çıkabilir. Bunlara ilaveten cihazlar arası dosya transferi ve bilgisayarlar için klavye ve fare bağlantılarını da verebiliriz.

NFC’nin bir diğer kullanım alanı ise etiketler. Samsung'un TecTiles  ismini verdiği  küçük plastik etiketler var. Şimdilik bunları satın almanız gerekiyor. Bunlar ne işe yarıyor. Örneğin bu etiketlerden bir tanesini toplantı salonunuza yapıştırdınız. Cep telefonunuza ilk önce bir uygulama indiriyorsunuz. Bu etikete cep telefonunuzu yaklaştırıyorsunuz, yazılım bu etiketi NFC yardımıyla algılıyor. Siz yine bu yazılım sayesinde, bu etiketi okuduğunda cep telefonunuzun kendisini sessize almasını belirtiyorsunuz ve artık toplantı odasına her geldiğinizde telefonunuzu bu etikete yaklaştırdığınızda telefonunuz kendisini sessize alıyor. Bir diğer arkadaşınız bu etiketi telefonuna başka bir işlem yapması için ayarlayabilir. Bir etiket her telefonda başka bir işe ayarlanabilir. Bu etiketleri fazladan birer tuş gibi algılayabilirsiniz.

 

NFC’nin yavaş yavaş yukarıda bahsettiğim tüm alanlarda kullanılacağını ve dolayısıyla tüm cep telefonlarında NFC özelliğinin olacağını düşünüyorum. Bunun sebebi ise açık. Her ne kadar bizler kredi kartı ile alışveriş yapmaktan hoşlanmıyor olsakta dünya da durum bundan biraz farklı. Hatta birçok kişi yanında para taşımak yerine sadece kredi kartı bulunduruyor. Tabii ki birden fazla kredi kartı taşımak yerine bankaların sunduğu NFC uyumlu uygulamalarla tüm kredi kartlarınızı cep telefonunuzda taşımanız mümkün durumuna geliyor. Ödemelerimiz için de yine cep telefonumuzu NFC uyumlu POS makinesine yakınlaştırmamız ya da dokundurmamız yeterli. İsterseniz burada şifrenizi girebilirsiniz. Ayrıca bu tip NFC ödemelerini kapatabilir ve istediğiniz an açabilirsiniz. Çalıntı durumunda ise aynen kredi kartlarımızda olduğu gibi bankamızı arayıp hesabımızı dondurabiliriz. Bu konuda tüm bankalar ve kredi kartı markaları tam bir çalışma içerisinde ve gerekli altyapıları hazır etmek için çalışıyorlar. Tabii ki bu onlar için çok karlı bir teknoloji. Bu işlemlerin yaygınlaşmamasının belki de en önemli sebebi ise kişiye ait kredi kartı ya da banka bilgilerinin SIM kart üzerinde mi yoksa telefonun içerisinde ayrı bir yerde mi olması konusunda cep operatörleri ve bankalar arasında bir anlaşmazlığın olması. Tabii ki herkes kendisini düşündüğü için buradan en fazla payı almak istiyor.

NFC kredi kartlarını, ödemeleri, anahtarları, biletleri ve cihazlar arasındaki dosya transferlerini tek noktada toplayabilen ve bunları hayatımızdan çıkarmayı planlayan bir iletişim biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Basitçe kullanıcı eliyle cep telefonunu diğer cihaza yakınlaştırınca işlemler kendiliğinden oluveriyor. Bunun yaygınlaşması için zamana ihtiyacımız olduğu kanısındayım. Sonuçta NFC birçok teknolojiye son verip bunların yerine geçmek istiyor ,bakalım bu konuda başarılı olabilecek mi? Haftaya görüşmek üzere.