31 Aralık 2012 Pazartesi

Windows 8 Kullanımı V


Tekrardan sizlere merhaba deyip geçen hafta kalmış olduğumuz yerden Windows 8 kullanımı serimize devam ediyorum. 
Kişisel Bilgisayar ayarları menüsünde Ara grubu bilgisayarda yaptığımız aramalarla ilgili ayarlar içindir.
Paylaşım grubu ise bilgisayarımızda paylaşım için kullanabileceğimiz uygulamalar vardır. Tabii ki her uygulamanın paylaşım özelliği açık değildir, var olanlar ise listelenmiş vaziyettedir.

Genel grubu bilgisayarımızın kullanımı ve ayarlarını yapmamıza olanak sağlayacak birçok araçla donatılmıştır. Bunlardan ilki Saat Ayarlarıdır. Buradan bağlı bulunduğunuz bölgenin saat dilimine göre bilgisayarınızın saat ayarlarını değiştirebilirsiniz. Uygulamalar arsındaki geçişlerin nasıl olacağına karar vermek isterseniz bunları, Uygulama Geçişi isimli grubun altından ayarlayabilirsiniz.
Bu uygulama grubundaki en önemli özelliklerden bir tanesi ise bilgisayarınızın kullanım dilini değiştirmenizi sağlayabileceğiniz Dil Tercihleridir. Ancak bunu yapabilmemiz için kurulu olan Windows 8 sürümünüz Profesyonel olmalıdır. Windows 8’in bize kazandırdığı güzel özelliklerden birisi de kullanım dilimizi istediğimiz dile çevirebilmemizdir. Lakin yukarıda da belirttiğim gibi sürümünüzün Profesyonel sürüm olması gerekmektedir. Diğer Windows 8 sürümleri bunu desteklememektedir.  Bunu yapmak için Dil Tercihleri kutucuğuna tıkladığınızda karşımıza bilgisayarımızda yüklü olan dillerin listesini içeren bir ekran gelecektir. Buradan gerekirse yeni bir dil paketi ekleyebilir ya da var olan aktif dili değiştirebilirsiniz. Yalnız burada şunu vurgulamak istiyorum eğer daha önceden bilgisayarınızda yüklü olmayan bir dil paketini yüklemek isterseniz bunun için aktif Internet bağlantınızın olması gerekmektedir.
Ayrıca Genel ayar grubunda bilgisayarınızda kurulu olan Windows 8’i yenileme, tekrardan kurma ile ilgili sizi yardımcı olacak araçlar vardır. Lakin bunlar bana göre biraz ileri seviye işlemler olduğu için bunlara başka bir zaman göz atalım diyorum.
Gizlilik ayar grubunda kişisel bilgilerin gizlenmesi ile ilgili seçenekler yer almaktadır. Burası uygulamaların yerimizi, adımızı ve fotoğrafımız kullanıp kullanamayacağına karar verebileceğimiz yerdir.
Cihazlar grubu ise bize o anda bilgisayarımızda bağlı olan cihazların bir listesinin sunulduğu yerdir. En üstte çıkan Aygıt Ekle kutucuğu yardımıyla yeni bir cihazı bilgisayarınıza ekleyebilirsiniz.
Kablosuz ayar grubunda ise Kablosuz Bağlantınız kapatıp açabilirsiniz.

Ayarlarınız eşitleyin ayar grubunu biraz karışık olmakla birlikte ilginç bir işe yarar. Amacı eğer birden fazla Windows 8 kurulu bilgisayarınız varsa tüm bu bilgisayarların aynı ayarları kullanmasını sağlamaktır. Örneğin işyeri ve ev bilgisayarınız var diyelim.  Siz eğer bu iki bilgisayarınıza da var olan bir tek Windows Live ya da Hotmail kullanıcı isminizle bağlanıyorsanız bu özellik sayesinde her iki makinanızdaki Windows 8 siz herhangi bir ayar yapmadan eşitlenecektir. Yani birinde olan ayarlar diğerinde de olacaktır. Kısaca aynı makinayı açmış gibi hissedeceksiniz.
Ev Grubu bulunduğunuz ev ağında dosyalarınızı ve diğer kaynakları paylaşmanız için gerekli olan ayarların bulunduğu gruptur.

Windows Update grubu eskiden beri bildiğimiz Windows güncelleme ekranıdır. Buradan eğer var ise gerekli güncellemeleri yapabilirsiniz.
Bugün itibarıyla Windows 8 Kullanımı serimizi sonlandırıyorum. Yaklaşık beş haftadır devam eden serimize eğer gerek duyarsak tekrardan devam edebiliriz. Haftaya yeni bir konuyla karşınızda olmak üzere hepinizin yeni yılını şimdiden kutlar ve 2013 ün hepimize sağlık ve mutluluk getirmesini dilerim. Kalın sağlıcakla.

21 Aralık 2012 Cuma

Windows 8 Kullanımı IV


Bu hafta sizlere geçen hafta kalmış olduğumuz yerden, yani Windows 8 Kişisel Bilgisayar Ayarlarından bahsedeceğim. Geçen hafta da bahsettiğim üzere bu menüde birçok işlev gruplara ayrılmıştır. Bunlar Kişiselleştir, Kullanıcılar, Bildirimler, Ara, Paylaşım, Genel, Gizlilik, Cihazlar, Kablosuz, Erişim Kolaylığı, Ayarlarınız Eşitleyin, Ev Gurubu(ya da kısaca Grup ) ve Windows Update.
Kişiselleştir grubu altında Kilit Ekranı isminden de anlaşılacağı üzere bilgisayarınızın kilitli olduğu durumda ortaya çıkan ekrandır. Buradan arka plan resmini değiştirebilirsiniz. Ayrıca bilgisayarınız kilitli olsa da bazı uygulamaların arka planda çalışmasını ve size bilgi vermesini buradan ayarlayabilirsiniz. Kilit Ekranı uygulamaları yazan kısamdaki Artı (+) işaretine bastığınızda burada çalışmasını arzuladığınız uygulamaları listeden seçebilirsiniz.
Başlangıç Ekranı isimli seçenek grubunda ise yine ekranın arka plan fotoğrafını, ayrıca arka plan rengini değiştirebilirsiniz.
Hesap Resmi seçeneğinde ise hesabınıza bağlı resminizi değiştirebilirsiniz.

Kullanıcılar grubunda ise Windows 8 makinanıza bağladığınız Windows Live ya da Hotmail hesabınızı değiştirebilirsiniz. Ayrıca Yerel Hesaba geçebilirsiniz. Bu durumda sadece yerel çalışabilirsiniz, yani bu durumda hesabınızla ilgili güncellemeler size duyurulmayacaktır.
Oturum Açma Seçenekleri kısmında ise Parolanızı değiştirebilirsiniz. Resimli bir parola oluşturabilirsiniz. Resimli parola oluşturmak gerçekten çok hoş. Gerçi daha çok dokunmatik ekranlar için düşünülmüş ama yine de klavye ve fare ikilisiyle de kullanışlı oluyor. Seçtiğiniz resim üzerinde belirli noktaları sırayla seçiyorsunuz ve bu size özel giriş şifresi oluyor. Ayrıca burada bir PIN oluşturabilirsiniz.
“Parolası olan tüm kullanıcılar bu kişisel bilgisayarı uyandırırken parola girmelidir”   yazan ayarı eğer değiştirirseniz bu herhangi bir kişinin bilgisayarınız uyku durumunda ya da Kilit Ekranında iken parolasız olarak açabilmesini sağlar. Bunu ben pek önermiyorum, çünkü bu verilerinizin güvenliğini tehlikeye atabilir.
Diğer Kullanıcılar kısmında ise Artı (+) işaretli kutucuğa bastığınızda, bu o bilgisayara başka kullanıcılar eklemenizi sağlayacaktır.


Bildirimler grubunda, ilk başta üç seçenek gözümüze çarpmaktadır. Bunlar ilki Uygulama bildirimlerini göster’dir. Bu Başlangıç Menüsündeki uygulamalar için geçerlidir. Bu seçenek Açık ya da Kapalı durumundadır. Açık olduğu durumda uygulamalar size gerekli güncellemeleri bildirecektir. Kapalı olduğu durumda ise bu özellik çalışmayacaktır.
İkinci seçenek ise Kilit Ekranında uygulama bildirimlerini göster’dir. Yine bu seçeneğinde iki hali vardır, Açık ya da Kapalı. Bu ise yukarıda da bahsettiğim gibi Kilit Ekranı uygulamaları için geçerlidir.
Bildirim seslerini çal isimli seçenek ise uygulamaların durumlarında bir değişiklik olduğunda bize bu değişikliğin sesli olarak bildirilmesi içindir. Bununda yine diğer seçenekler gibi iki hali bulunmaktadır.
En altta ise bilgisayarınızda kurulu birçok uygulamanın listesini görebilirsiniz. Buradan uygulamalardan gelen bildirimleri teker teker görmek isteyip istemediğinizi ayarlayabilirsiniz.
Haftaya diğer ayar gruplarını inceleyene dek, şimdilik görüşmek üzere.







16 Aralık 2012 Pazar

Windows 8 Kullanımı III


Bu hafta Windows 8 kullanım kılavuzumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu yazımda sizlere Windows 8 ayarlarından bahsetmek istiyorum. Bunu için herhangi bir uygulamadayken fareyi sağ üst köşeye götürdüğünüzde sağ taraftan bir menünün çıktığını göreceksiniz. Buna Charm deniyor. Size bundan bir önceki yazılarımda bahsetmiştim. Şimdi ise bunlardan detaylı olarak bahsedeceğim.


Bu menüde Ara, Paylaşım, Başlangıç, Cihazlar ve Ayarlar butonları karşınıza çıkacaktır.
Ara tuşuna bastığınızda bu bizi arama ekranına götürecektir. Bundan iki hafta önce detaylıca bahsetmiştik.
Paylaşım tuşu herhangi bir uygulamanın içeriğini diğer kişilerle paylaşmak içindir. Her uygulamada bu özellik yoktur. Örneğin Başlangıç Ekranında Paylaş derseniz size Şu anda paylaşılacak bir şey yok diyecektir.
Başlangıç tuşu hangi uygulamada olursanız olun sizi Başlangıç ekranına götürür.
Cihazlar tuşu ise herhangi bir uygulamanın kullanabileceği cihazların bir listesini size gösterecektir. Örneğin eğer Posta uygulamasındaysanız bilgisayarınıza bağlı olan yazıcıları burada görebilirsiniz. Dolayısıyla bu çıktı almanızı kolaylaştıracaktır.
Ayarlar tuşuna bastığınızda sağda yeni bir menünün açıldığını göreceksiniz.


Burada en üstte Ayarlar altında üzerinde çalıştığınız uygulamanın değiştirebileceğiniz ayarlarını bulabilirsiniz. Bunlar her uygulama için farklıdır.
Bu menünün en alt kısmında ise Kablosuz Bağlantı, Ses, Parlaklık, Bildirimler, Güç ve Klavye seçeneklerini göreceksiniz.
Bunların kullanarak kablosuz ağınızı değiştirebilir, bilgisayarınızın sesi azaltıp çoğaltabilir, ekran parlaklığını değiştirebilirsiniz. Burada en yeni olan beklide Bildirimler butonudur. Bunun işlevi Uygulama kutucuklarınızdaki ve uygulamalardaki bildirimleri belirli bir süreliğine gizlemesini sağlamaktır. Yalnız kalmak istiyorsanız bu tuşu kullanın gerçekten çok işe yarıyor.  Güç tuşunu kullanarak bilgisayarınızı kapatabilir ya da uyku durumuna geçirebilirsiniz. Klavye tuşu ise, klavye dilini değiştirmenizi sağlayacaktır. Bu menüde en altta bulunan Bilgisayar ayarlarını değiştir’e bastığınızda karşınıza yeni bir pencere açılacaktır.
Burada bilgisayarınızla ilgili görsel ve işlevsel değişiklikler yapabilirsiniz.

Bu menüde birçok işlev gruplara ayrılmıştır. Bu gruplar sırasıyla şunlardır:
Kişiselleştir, Kullanıcılar, Bildirimler, Ara, Paylaşım, Genel, Gizlilik, Cihazlar, Kablosuz, Erişim Kolaylığı, Ayarlarınızı Eşitleyin, Ev Gurubu(ya da kısaca Grup ) ve Windows Update.
Bunların detaylarına haftaya devam edeceğiz şimdilik görüşmek üzere.




8 Aralık 2012 Cumartesi

CeBIT Eurasia Bilişim Fuarı 2012


Bu hafta sizlere geçtiğimiz hafta İstanbul’da gerçekleşen CeBIT Eurasia Bilişim fuarından bahsetmek istiyorum. Haftaya da Windows 8 eğitimlerimize kaldığımız yerden devam edeceğiz. CeBIT Eurasia Bilişim fuarı aslında Almanyanın Hannover kentinde düzenlenen ve dünyadaki en prestijli Bilişim Fuarı olan CeBIT’in Avrupa ve Asya ayağı. Bunu da zaten isminden anlamamız münkün.

Bu yılki CeBIT dört ana tema üzerine kuruluydu. Bunlar sırasıyla Lab (Laboratuvar),Pro (Profesyoneller),Gov (Kamu Kuruluşları) ve Life (Yaşam). Her dört tema farklı dört salonda sunulmuştu. Kamu Kuruluşları ve Yaşam salonları tüm herkese açık iken, Laboratuvar ve Profesyoneller için olan kısımlar sadece işyeri ve işletme sahiplerine açıktı.

Bende bu dört temaya sadık kalarak sırasıyla bunları sizlerele paylaşmak istiyorum.
Life yani yaşam bölümünde ilk başta televizyon sektörü dikkat çekiciydi. Bunun içinde bazı televizyon kanalları ve televizyon ve uydu sistemleri ile ilgili şirketler vardı. Hatta burada beklide henüz bu kadar erkenden görmeyi düşünmediğim hologram televizyon sistemlerini görme imkanım oldu. Sanırım on yıl içerisinde hepimizde bunlardan birer tane olacak. Akabinde bazı yerli bilgisayar firmaları, dergiler, belediyeler ve benim için çok önemli olan üniversitelerin Teknokentlerinin standtları bulunuyordu.
Gov yani Kamu Kuruluşları bölümünde ise yine belediyeler, siyasi partiler, Bakanlıklar ve diğer tüzel kişiliklerin açmış olduğu stantlar vardı. Burada Türkiyede teknolojinin artık hayatın içine gercek manada girmiş olduğunu birkez daha gözlemledim. Belediye otobüsüne binerken kullandığınız bir biletin alımından tutun da kullanırken gittiğiniz güzergahları oturduğunuz yerden nasıl ayrıntılı olarak görüldüğüne şahit oldum. Bu da bana pes doğrusu dedirten cinsten oldu. Bu tip sistemlerin varlığından haberdardım lakin kullanıldığını görmek çok mutluluk vericiydi.


Pro yani Profesyonellere ayrılan kısma gelince burada dünyanın birçok yerinden gelmiş firma ile birlikte Türk firmalarının da ürünlerini inceleme fırsatımız oldu. Genel olarak ağırlık kablo, kesintisiz güç kaynakları ve veri depolama sistemleriydi dersem yalan olmaz sanırım. Tabii ki bunların dışında yonga üretimi için hammadde desteği veren firmalardan tutun da cep telefonu kılıfı üreten firmalara kadar birçok şirketin standını gezebildik.
Lab yani Labaratuvar kısmı belki de en kalabalık olan kısımdı. Burada birçok yerli yabancı yazılım evleri ve firmalarının stantlarıyla karşılaştık. Yazılımlarda son teknolojiler neler ve nerelere gidebilir bunları firmaların hazırlamış olduğu çözümlerde gördük.
 Sonuç olarak 2012 yılı CeBIT Euroasia Bilişim Fuarı benim için oldukça keyifli geçti. Zaten mesleğim gereği bilgisayarların insanların hayatını kolaylaştırdığını görmek beni herzaman memnun eder. Bunu bu fuarda bir kez daha canlı olarak gördüm. Haftaya görüşmek üzere.

29 Kasım 2012 Perşembe

Windows 8 Kullanımı II

Bu hafta geçtiğimiz hafta kaldığımız yerden Windows 8 kullanım turumuza devam ediyoruz. Kısaca bilgimizi tazeleyecek olursak geçen hafta Başlangıç Ekranından bahsetmiştik. Bu hafta sizlere ilk önce Windows Arama’ dan ardından da Windows 8 Uygulamalarından ve bahsedeceğim. Başlangıç Ekranında iken klavye ile herhangi bir şey yazarsanız, hemen Windows Arama ekranı belirir. Örneğin spor” yazarsak bize bilgisayarımızda bulunan ve içerisinde spor kelimesi gecen her şeyi anında bulur. Burada Arama verileri her zaman üç grupta toplar ve bize gösterir. Bunlar sırasıyla Uygulamalar, Ayarlar ve Dosyalardır. Eskisi gibi beklememize gerek yoktur. Buradan istediğimiz dosyayı ya da programı çalıştırabiliriz.

 
 

Herhangi bir uygulama ekranında iseniz farenin sağ tuşuna tıklarsanız size o uygulama ile ilgili bilgileri ve yapabileceğiniz özel ayarları gösterecektir. Genelde uygulamalar Windows 8 standartlarına göre ekrana sığacak şekilde tasarlamıştır. Bir uygulamanın alt dizinleri varsa bunları buradan görebilirsiniz. Örneğin spor uygulamasında iken sağ tuşa bastığımızda karşımıza çıkan menüden Premier Lig’i seçerseniz sizi sayfasına götürür. Burada yine sağ tuşa bastığınızda altta beliren menüden “Başlangıç Ekranına Sabitle”yi seçerseniz artık Premier Lig’e Başlangıç sayfasından anında ulaşabileceğiniz bir uygulama kutucuğunun Başlangıç Ekranından belirdiğini görebilirsiniz. Bu tüm uygulamalar için geçerlidir.
 
 

Eğer ki bir uygulamayı kapatmak isterseniz fareyi ekranın en üstüne götürünüz. Burada bir el işaretinin çıktığını göreceksiniz. Farenin sol tuşuna basılı tutarak bu uygulamayı aşağıya doğru sürükleyin. En sonunda bu uygulamanın ekrandan yok olduğunu göreceksiniz.

Bir uygulamayı kapatmadan Başlangıç Ekranına dönmek isterseniz fareyi sol alt köşeye getiriniz. Burada Başlangıç yazan bir kutucuğun belirdiğini göreceksiniz, eğer bu kutucuğa tıklarsanız sizi hemen Başlangıç Ekranına götürecektir. Ardından yine bu uygulamaya dönebilirsiniz.

Windows 8 uygulamalarını kullanırken bir diğer güzel özellikte aynı ekranda birden fazla çalışan uygulamayı görebilmektir. Bunun için yine fareyi ekranını en üstüne götürünüz. Çıkan el işaretiyle birlikte farenin sol tuşuna basılı olarak uygulamayı sağ ya da sol tarafa doğru kaydırınız. Bu uygulama ekranını biraz küçültüp sağ ya da sola yapıştıracaktır. Şimdi başlangıç ekranına gidip yeni bir uygulama çalıştırın. Bu işlemden sonra her iki uygulamayı da aynı ekranda görebileceksiniz. Windows 8 uygulamaları, yapıları gereği Tam Ekran ve Çeyrek ekran durumlarında bilgiyi kullanıcıya karıştırmadan göstermek üzere tasarlanmışlardır. O yüzden büyütme ve küçültmeler arasında veri kaybı olmamakta ve kullanım rahatlığı sağlanmış olmaktadır. İstediğiniz uygulamayı sağa ya da sola taşıyabilir, ekran boyutunu Tam ya da çeyrek yapabilirsiniz.

 
 
Size bu hafta ayrıca eski klasik masaüstümüze nasıl ulaşabiliriz ondan bahsetmek istiyorum. Başlangıç Ekranında Masaüstü diye bir uygulama kutucuğu olduğunu göreceksiniz eğer buna tıklarsanız eski Masaüstünüze gittiğinizi göreceksiniz. Tabii ki tek bir farkla Başlat Menüsü olmadan. Windows 8 ‘de Masaüstü ‘nü bir Uygulama olarak algılamanızda yarar var. Bu yüzden diğer uygulamalarda olduğu gibi kapatma ve başka bir uygulamayla aynı ekranda gösterme burası içinde geçerlidir. Her ne kadar eskiden Masaüstünde yaptığınız her şeyi yine buradan yapabilseniz de, ilk başta biraz karışık geleceğini düşünüyorum. İllaki ben eski tip bir menü görmek istiyorum diyorsanız işte o zaman Başlangıç ekranında iken Klavyedeki Windows Tuşu ve X tuşuna birlikte basınız ve sol alt köşede bir menü çıktığını göreceksiniz buradan eski alışkanlıklarımıza devam edebiliriz.






 

23 Kasım 2012 Cuma

Windows 8 Kullanımı I

 Bu hafta sizlere Windows 8 kullanımından bahsetmek istiyorum. Aslında bu bir seri halinde size sunmayı düşündüğüm Windows 8 kullanım kılavuzunun ilki. Bir önceki yazılarımda size Windows 8’den bahsetmiştim. İşe başlamadan önce şunu vurgulamakta gerek var. Windows 8 hem dokunmatik ekranlar da hem de fare ve klavye ile kullanılmak üzere tasarlanmış. Ben bu kullanım kılavuzu niteliğindeki yazılarımda sizlere bunu fare klavye ikilisi için anlatacağım, eğer ihtiyac duyarsak ileride bunu dokunmatik ekranlar içinde yapabiliriz.


Her şeyden önce Windows 8’i tam randımanlı kullanmak istiyorsanız. Var olan Hotmail yada Windows Live Id hesabınızı Windows 8 kurulu makinanıza bağlamanızı öneririm. Tabii ki Internet olmazsa olmaz. Eğer Internet bağlantınız yoksa hiç Windows 8 kurmayın derim.
Şimdi kısaca sizlere Windows 8’de bulunan ve karşınıza çıkacak olan bazı ekranlardan bahsetmek istiyorum. Bunlardan ilki Başlangıç ekranı.




Burası oldukca önemli çünkü buradan her yere erişiminiz var. Bu ekran şifrenizi girdikten sonra karşınıza çıkacaktır ve Windows 8’nin ana ekranıdır. O eski masaüstünüzü unutun, artık, yeni massaüstünüz burası. Gerçi Windows işletim sistemlerinde olan masaüstünüz şimdilik hala duruyor ama ona daha sonra değineceğim. Şimdilik panik yapmadan bekleyin. Bu ekranda bilgisayarınızda bulunan uygulamaları kutucuklar içerisinde göreceksiniz. Bunlar eskiden bildiğimiz uygulama kısa yollarının yeni görünümü. Ben bunlara uygulama kutucukları diyorum. Bir çok uygulama Windows 8 ile artık hareketsiz bir kutucuğa sahip değil. Uygulama kutucukları uygulamanın tipine göre gerekli güncellemeleri yapıp anında kutucuklarda bu yenilikleri bize gösteriyorlar. Örneğin Hava Durumu uygulamasının kutucuğu bölgenizdeki hava durumundaki değişiklikleri masaüstünde size gösterebiliyor. Tabii ki bu uygulamaların Windows 8 için yazılmış olması gerekiyor. Bu tip uygulamalar Windows Store’da bulunuyor. Şu anda hemen hemen hepsi parasız. Lakin ileride ne olur bilemem.
Şimdi gelelim bu Başlangıç masaüstünü nasıl kullanacağımıza.
Eğer fareyi ekranın sağ üst yada sağ alt köşesine götürürseniz hemen sağdan bir menünün çıktığını göreceksiniz buna charm deniyor.




Bu menüde Ayarlar, Ara, Paylaşım, Cihazlar ve Başlangıç butonları karşınıza çıkacaktır. Eğer bir program kullanırken bu işlemi yaparsanız o zaman o program ile ilgili ayarlar da ayrıca burada çıkacaktır.
Eğer fareyi sol üst köşeye götürüp bir kez tıklarsanız o anda çalışmakta olduğunuz programların sırasıyla ekranın sol tarafında listelendiğini göreceksiniz. Tabii ki eğer herhangi birinin üzerine doğru fareyi hareket ettirirseniz sizi o programın olduğu sayfaya götürecektir.



Bağlangıç ekranındaysanız sol altta bulunan eksi işaretine bastığınızda ekrandaki tüm uygulamaların boyutlarını küçüldüğünü göreceksiniz. Eğer ekranın herhangi bir yerine birkez tıklarsanız tüm uygulama kutucukları tekrardan büyüyecektir.
Tüm uygulamaların kısayol kutucukları masaüstünde olduğu için hepsini biranda göremeyebilirsiniz bunu için fareyi eğer sağa doğru kaydırırsanız masaüstünün ne kadar büyük olduğunu göreceksiniz. Bir uygulamayı açmak istiyorsanız eskisi gibi üzerine tıklamanız yeterli. Eğer bir uygulamayı masaüstünden kaldırmak istiyorsanız (bu işlem o uygulamayı bilgisayarınızdan silmez) Uygulama kutucuğu üzerine gelip farenin sağ tuşuna basınız. Bu size aşağıda boydan boya bir menü açacaktır.

 Buradan bu uygulamayı başlangıç ekranından ayır derseniz, o uygulama başlangıç ekranından gider. Tekrardan bu uygulamayı masaüstüne eklemek isterseniz sağ alttaki eksi işareti üzerine farenin sağ tuşuyla tıklayın buradan çıkan tüm uygulamalara göstere tıklayınca sizi tüm uygulamaların olduğu ekrana götürür yine buradan bu uygulamaları ana menüde gösterebilirsiniz. Eğer bir uygulama kutucuğunun yerini değiştirmek istiyorsanız fare ile onu tutup yerini değiştirebilirsiniz. Şimdilik haftaya görüşmek üzere.

16 Kasım 2012 Cuma

NUC-Next Unit of Computing







Bu hafta sizlere Intel’in yeni ürünü NUC (Next Unit of Computing) ‘tan bahsetmek istiyorum. Bu ürünün isminin Türkçe karşılığını sizlere tam olarak veremiyorum ama sanırım Bilgi İşlemdeki Son Ünite diyebiliriz. NUC Intel’in ürettiği bir mini bilgisayar. Intel sadece transistorların boylarını küçültmekle kalmıyor aynı zamanda biz kullanıcılara daha kullanışlı ve küçük boyutlarda bilgisayarların da hayatımıza girebileceği müjdesini veriyor. NUC 10 a 10 cm boyutlarında kare bir ana kart üzerine inşa edilmiş ve üzeri renkli bir kapakla güzelleştirilmiş bir mini bilgisayar. Boyu 5cm.Buraya kadar her şey çok iyi görünüyor, lakin NUC kendi başına yeterli kalmıyor. Bizim dışarıdan isteğimize göre RAM bellek ve bir adet SSD disk takmamız gerekiyor. Peki, bu küçük bilgisayarın özellikleri neler, gelin bunlara bir bakalım.

Her şeyden önce şunu belirtelim ki Intel bu yeni ürünü iki farklı model olarak piyasaya sürüyor. Modellerin ikisinde kullanılan ana kartlar birbirinden farklı, dolayısıyla iki model birbirinden ayrılıyor.

Her iki modelde de Ana kart üzerinde gömülü İntel’in üçüncü nesil i3 işlemcileri tercih edilmiş.(Lakin Intel ileride i5 ve i7 işlemcilerin kullanıldığı modelleri de piyasaya süreceğinin mesajını veriyor.)Ana kart bizlere iki adet DDR3 SO-DIMM (RAM Hafıza) yuvası sunuyor ve 16 GB’a kadar hafıza desteği sağlıyor. Ayrıca SSD disk için bir adet mSATA yuvası ve Wifi ve BlueTooth için de bir adet PCI-E yuvası da bulunuyor. Ana kart üzerinde Wifi ve BlueTooth için bir adet anten bulunmakta.

Dış kısmına gelecek olursak. NUC bizlere bir adet ön yüzde ve iki adet yan yüzde olmak üzere toplamda üç adet USB yuvası sunuyor.

Video ve Ağ bağlantısı ise iki modelde farklı olarak karşımıza çıkıyor. Zaten modelleri birbirinden ayıran da bu. Birinci modelde iki adet HDMI çıkışı ve bir adet RJ45 Gigabit Ethernet(Bildiğimiz Ağ Kablosu) çıkışı var. İkinci modelde ise bir adet HDMI ve bir adet te Thunderbolt(Bu çıkışa Apple bilgisayarlarda rastlıyoruz ) çıkışı var.

NUC’ların üzerinde Windows veya Linux işletim sistemi çalışabiliyor. Bu isteğe bağlı.
 

Peki NUC’u kullanmak için neler gerekiyor gelin bunlara bir bakalım.

Bir adet A/C Elektrik Fişi, RAM Bellek, WiFi ya da Bluetooth kartı ve mSATA bağlantısı olan bir SSD Disk almamız şart. Bunları satın aldığımız NUC’un üzerine monte ediyoruz. Gerçi birçok firma bunu bize hazır olarak zaten sunacaktır.

NUC’ların satışına önümüzdeki ay başlanması planlanıyor. Fiyatı yaklaşık olarak 400 Dolar yani bugünkü kurla hesaplarsak 315 Evro olması bekleniyor.

NUC’la bir sistem kurmak istersek bize kabaca ne kadar gerekiyor ona bir bakalım.

Bunun için ben şunları tercih ettim. Bir adet 80GB’lık Intel SSD,4GB’lık Kingston DDR3 Bellek,  bir adet Wifi USB ve bir adet fiş. Bunların bize maliyeti yaklaşık olarak 190 Evro. Yani yaklaşık 500 -550 Evro civarı bir adet nur topu gibi NUC’unuz oluyor. Tercih sizin. Her şeyin küçüldüğü şu Bilgisayar dünyasında belki de bundan böyle NUC gibi ufacık bilgisayarlarımız ve hologram ekranlarımız olacak ve ofisimizi hep yanımızda taşıyacağız.

9 Kasım 2012 Cuma

Bulut Bilişimi ile Kaybettiklerimiz ve Bulut Hizmetlerindeki Yasal Düzenlemeler



Bu hafta sizlere Bulut Bilişimi Teknolojisi ve sayesinde elimizden giden özgürlüklerden ve hukuki açıdan ortaya çıkması olası görünen bazı durumlardan bahsetmek istiyorum. Gecen haftalar bahsettiğimiz üzere bu teknoloji sayesinde verilerimizi ve programlarımızı Internet ortamında bize ait olmayan veri değolama merkezlerinde tutuyoruz ve istediğimiz an bunlara ulaşabiliyoruz. Tabii ki bu hizmetlerin bir kısmı paralı bir kısmı ise bizlere parasız olarak sunuluyor.

Örneğin Dropbox bizlere parasız olarak 2GB lık veri depolama alanı veriyor. Şöyle bir düşündüğünüzde bunu ve daha fazlasını bize farklı bir şekilde Facebook da veriyor.  Peki, bu firmaların 1000 tane üyesi olduğunu düşünürsek bu toplamda 2000GB veri alanı demek oluyor ve bunun şu anki maliyeti yaklasık olarak 160 Evro civarı. Bu kullanıcı sayısı tabii ki 1000 üye ile sınırlı değil, belki de milyonlarca. Peki, bu firmalar bize bu hizmetleri niye parasız olarak veriyor, bunu hiç düşündünüz mü? Facebook örneğinden yola çıkarsak bir şekilde şirketin para kazanması gerekiyor ve bunu en kısa yoldan nasıl yapıyor, tabii ki sayfaya girdiğimizde sol tarafta çıkan reklamlar sayesinde yapıyor. Burada bir adım daha ileri gidersek bu firmalar dosyalarımızdan bizim ne gibi şeylerden hoşlandığımızı ve ilgi alanlarımızı anlayabilirler ve bu doğrultuda bize reklamlar sunabilirler ve belkide birgün bu bilgiler başka şirketlere verilebilir, kim bilir?

Geçen haftalarda sizlere Windows 8 işletim sisteminden bahsetmiştim. Bu sistemle Microsoft Bulut kavramına girmiş görünüyor. Biz kullanıcılara çok ama çok güzel özellikler sunan yeni bir platform sunuyor. Ama bu güzellikleri yaşamamız için illaki Hotmail ya da Windows live kullanıcı şifremizin olması gerekiyor aksi takdirde bunlar olmadan bu sistemlerin pek bir anlamı kalmıyor. Peki, bu sistemler bizim özgürlüklerimizi kısıtlıyor mu?

Burada şu vurguyu yapmak istiyorum bir bilgisayar mühendisi olarak korsan yazılıma kesinlikle karşıyım. Sonuçta ortada ciddi bir emek var. Lakin özellikle ev kullanıcılarında bu tür yazılımlarla karşılaşıyoruz. Bu yeni modelde artık bunların olması biraz zor görünüyor. Hatta indirdiğiniz mp3 müzik dosyaları dahi, eğer parasını ödememişseniz kaçak sayılıyor. Peki, bu durumda bunlara para ödemediğimiz anlaşılabilir mi? Ya da bunu Microsoft bizim hakkımızda kullanabilir mi? Bunu bilemeyiz, zaten hali hazırda Microsoft kayanak kodunu kimseye göstermiyor.

Sizlere biraz da Bulut Bilişimi kavramının yasal boyutundan bahsetmek istiyorum. Hizmet alırken nelere dikkat etmeliyiz ve bu süreçlerde biz kullanıcıları koruyan yasalar var mı?

Biz bir kullanıcı olarak herhangi bir Bulut Servis sağlayıcısından hizmet alıyoruz diyelim. Bu firmanın ülkemizde olduğunu varsayalım. Peki, ama bu firma acaba bir başka firmadan hizmet alıyor mu? Eğer alıyorsa hangi ülkede bulunuyor? Kişisel veriler nerede depolanıyor ve ortaya çıkacak olan bir anlaşmazlıkta hangi ülkenin kanunları geçerli olacak? Bizler bir Avrupa Birliği ülkesi olduğumuz için bu konuda Avrupa Birliğinin verilerin korunması hakkında direktifleri (EU Data Protection Directive) çok katı. Bu direktiflere göre Bulut Bilişimi hizmeti verecek olan firmaların Avrupa Birliği ülkeleri dışında kuracakları veya Avrupa Birliği ülkeleri dışından kiralayacakları sunucu hizmetlerinde, sunucuların bulunduğu ülkelerin Avrupa Birliği yasalarının belirlemiş olduğu veri koruma güvenlik seviyesinde olması gerekmektedir. AB içinde hizmet vermek isteyen firmalar tabii ki bu direktiflere uygunlar, lakin hali hazırda diğer büyük ülkelerdeki servis sağlayıcılar bu standartları henüz karşılayabilmiş değiller.

Bulut Bilişimi kavramı iyi ve kötü taraflarıyla hayatımıza girdi. Bu konuda geri adım atmamız şimdilik olası görülmüyor. Bu yeni terimle birlikte Bilişim dünyası yeni bir aşamaya giriyor. Bildiğimiz bilgisayarları artık unutup yeni aletlere ve sistemlere alışmamız gerekiyor. Hakikatten bu bilgisayar dünyası çok hızlı değişiyor. Haftaya sizlere Intel'in bu sene sonu piyasaya sürmeyi planladığı NUC isimli mini bilgisayarından bahsedeceğim. Bir masaüstü bilgisayar için boyu çok küçük sadece 10cm*10 cm. Kalın sağlıcakla.

1 Kasım 2012 Perşembe

Bulut Bilişim AVANTAJLAR DEZAVANTAJLAR


Bu haftaki konumuz  iki hafta önce başlamış olduğumuz Bulut Bilişim’in devamı olacaktır. Kısaca bilgimizi tazeliyecek olursak.Bulut Bilişim kavramı  , ihtiyaç duyduğunuz verilerin ve hesaplamaların sizin bilgisayarınızda değilde, uzaktaki birçok bilgisayarda tutulması ve hesaplanması mantığına dayanıyor. Hesaplanan veriler sonradan internet üzerinden sizin bilgisayarlarınıza yönlendiriliyorlar. Bu durumda elinizdeki bilgisayarın kapasitesinin ne olduğunun önemi kalmıyor. Ayrıca bu verilere dünyanın herhangi bir yerinden ve herhangi bir donanımla erişim sağlanıyor. Bu da doğal olarak platform bağımsızlık sağlıyor. Yani sizin kullandığınız sistem ister Windows, ister Linux ister iOs olsun istediğiniz uygulamayı çalıştırabilirsiniz.Şimdi isterseniz biraz da Bulut Bilişimin biz kullanıcılara nasıl sunulduğundan yani temel çalışma  unsurlarından bahsetmek istiyorum.Bunlar Bulut Servisi alırken ihtiyacımıza yarayacaktır.
Bunlar sırasıyla bakacak olursa
 IAAS (Infrastructure as a Service) yani servis olarak altyapısı.Burada altyapı hizmetlerinin sunucu çiftliklerinde yapılması esasına dayanıyor.Yani program geliştiriciler gereksinim duydukları bilgisayar altyapılarını onları satın almadan böyle bir hizmeti kiralayarak gideriyorlar.Lakin gerekli yazılımları kendileri yüklüyorlar.
PAAS (Platform as Service) yani servis olarak platform.Yine burada program geliştiricilere ihtiyac duydukları bilgisayar altyapısı , gerekli yazılım kütüphaneleri ve komple bir geliştirme ortamı sunuluyor.
Son olarak da SAAS (Software as Service) yani servis olarak yazılım.Aslında buradaki mantık  son kullanıcıları ilgilendiriyor.Kısaca kod geliştirmeyle uğraşmıyorsanız bu kısım sizi ilgilendiyor demektir.Bu sistemde müşteriler geleneksel yazılım satın almak yerine onu kiralayabiliyor.İki hafta önceki yazımda bu konudan size sıkca bahsetmiştim.
Bütün bunların ardından şimdi sizlere sırasıyla Bulut Bilişimin avantajlarını  sunmak istiyorum.İlk göze çarpan , düşük donanım maliyeti.Uygulamalar bulutta çalıştığı için sizin bilgisayarınızın özelliklerinin güçlü olmasına gerek kalmıyor.Tüm işlemler servis sağlayıcının güçlü bilgisayarlarında yapıldığı için bizim kullandığımız alet her ne ise sadece sonucu gösterdiğinden özellikleri minimum düzeyde olsada işimizi görecektir.Bu da maliyeti düşürmekte ve akabinde gelişmiş performansı getirmektedir .
Düşük Yazılım Maliyeti.Bu daha çok işletmeler için gecerli olsa da aileler içinde kullanışlı olacağı kanaaatindeyim şöyleki.Her bilgisayar için ayrı ayrı yazılım almaktansa sadece kişilerin ihtiyacı olan yazılımlar kiralanabilir ,bu da yazılım maliyetini düşürecektir.
Anında Güncelleme ayrıca başka bir güzel özellik olarak karşımıza çıkıyor.Kullandığınız uygulamaların yeni sürümleri çıktığında yada bir açık kapatılma istenildiğinde şimdi yaptığımız gibi uygulamayı baştan kurmak yada güncellemeleri yüklemek zorunda kalmıyoruz.Bunlar sunucular üzerinde bizim için zaten yapılmış oluyor ve biz farkında dahi olmadan yeni sürümü kullanabiliyoruz.
Bir diğer başka bir güzel özellik ise Artırılmış Veri Güvenliği.Herhalde  birçoğumuzun  sabit diski en azından birkez de olsa arıza yapmıştır.Belki de önemli verilerimiz kaybolmuştur.Bulut sisteminde tüm veriler sunucularda depolandığı ve bu verilerin bir kopyası başka bir sunucuya otomatik olarak kaydolduğu için verilerimizi kaybetmemiz söz konusu değildir.
İşletim Sistemi Bağımsızlığı.Şu anda olduğu gibi  Windows işletim sistemi yüklü bir bilgisayarla Linux yada iOs kurulu bilgisayarlar arasında ağ bağlantısı kurup dosyaları paylaşmak zordur.Bulut sisteminde tüm veriler sunucularda olduğu için işletim sistemleri arasındaki sorunlar burada ortaya çıkmaz.
Grup Çalışması.Bulut sistemleri aynı dosya üzerinde birden fazla kişinin aynı anda değişiklik yapmasına imkan verir.Bu da güzel bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sizlere birazda Bulut Bilişim kavramının dezavantajlarıdan bahsetmekte yarar var diye düşünüyorum .Herşeyden önce Bulut için Internet bağlantııs şart.Ülkemizde şu anda Internet sadece şehir merkezlerinde ve şehirlere yakın yerlerde yaygın özellikle bizim bölegemizde birçok köyümüzde henüz Internet olmadığı için Bulutun pek öyle önemi kalmıyor.Belki bunun çözümü 3G bağlantılarda lakin onların da fiyatları henüz çok yüksek.
Ayrıca Bulut için tasarlanmış uygulamalar düşük hızlarda  o kadar da verimli çalışmıyorlar. Bunun dışında eğer seçmiş olduğunuz bulut servisi yoğunsa uygulamalarınız yavaş çalışabilir.
Bir diğer önemli nokta ise güvenlik sorunu .Tüm belgelerimizin bulutta olması ve onlara istediğimiz heryerden ulaşabiliyor olmamız ilk bakışta çok güzel geliyor.Peki ya kötü niyetli bir kişi güvenliği çok ama çok iyi olduğu iddia edilen bu sunuculardan birisine girmeyi başarırsa o zaman ne olacak?Birde olayın hukuki boyutu var tabii ki .Tüm bunları önümüzdeki haftaya bırakmak istiyorum.Şimdilik görüşmek üzere.

Cloud Computing -Bulut Bilişim


Bugünkü yazımda sizlere daha geçen haftadan söz verdiğim üzere Cloud Computing yani Bulut Bilişimi’nden bahsedeceğim. Bu konuyu uzunca incelemeyi  düşündüğüm   için de size bunu birçok parçada sunmayı planlıyorum.Dolayısıyla bu hafta Cloud Computing’e giriş yapıp önümüzdeki haftalarda  ise konuyu daha detaylı bir biçimde irdeleyeceğiz.
Cloud Computing ‘e henüz dilimizde tam bir karşılık yok.Yukarıda da kullandığım gibi sıkca Bulut Bilişimi ya da Bulut Veri Depolama deniliyor.Kısaca siz bilgisayarlarla ilgili bir konuda sonunda yada başında Cloud (bulut) diye bir şey duyduğunuzda bunun Bulut Bilişim’le alakalı birşey olduğunu düşünebilirsiniz.
Peki nedir bu  Bulut Bilişimi kavramı.Kısaca, uygulama ve servislerin Internet üzerindeki bir sunucuda bulunup,Internet’e bağlanabilen herhangi bir cihaz ile bu uygulama ve servislerin çalıştırılabilmesidir.Yani bilgisayarınıza kaydettiğiniz herşeyi aslında bilgisayar yerine Internet ortamına kaydediyorsunuz ve sonra da bunlara istediğiniz heryerden  ve istediğiniz araç ile ulaşabiliyorsunuz.
 Aslında bu yeni bir kavram gibi karşımıza çıkıyor olsa da bu hiç de öyle değil.Sadece varolan sistemler biraz daha değiştirilip üzerine bazı güzel özellikler eklenip bize sunuluyor.
Bugüne kadar bilgisayarınızda kayıtlı olmayıp Internet ortamında size ait neler vardı onu bir düşümenizi istiyorum. Benim aklıma ilk gelen Hotmail yada Yahoo Mail’deki elektronik postalarım oluyor.Onlar her zaman benim di ama hiçbir zaman özellikle de Yahoo Mail’deki postalarımı Internet olmayan biryerden ulaşamadım.Bir diğer örnek ise Facebook .Oraya fotoğrafları ben yükledim ama onları görmem için ilk başta Internet’im olmalı ve kullanıcı ismim ve şifremle Facebook’a girmem gerekiyor.Aksi takdirde onlara ulaşamıyorum. Lakin Internetim varsa  onlara  bilgisayarım,tabletim yada ceptelofonumla ulaşmam çok kolay.
Burada şunu düşünmenizi istiyorum:Bulut Bilişim öyle birşey ki –yada olması isteniliyor- şu anda bilgisayarınızda olan oyunlarınız ,dosyalarınız,fotoğraflarınız ,uygulamalarınız kısaca herşey ama herşey  Internet’te biryerde olacak ve siz bilgisayarınızı (burada artık buna bilgisayar denmiyecek) açmak için Internet’e girip kullanıcı adınızı ve şifrenizi yazacaksınız ve herşeye ulaşmış olacaksınız.
Şimdi iyide bu nasıl olacak oyun oynamak ya da çizim yapmak için güçlü bilgisayarlara ihtiyaç var bütün bunlar nerede ve nasıl olacak diye düşünebilirsiniz.Bunu için de tabii ki herşey düşünülmüş .Bu konulara daha sonraki yazılarımda daha detaylı değineceğim.
Şimdi  sizlere kısaca  Bulut Bilişim kavramın altyapısını anlatmak istiyorum. Facebook örneği herzaman çok işimize yaradığından onu burada da kullanmak istiyorum. Facebook’u bir web sayfası olarak algılayabiliriz.Sonucta web tarayıcısıyla açıyoruz. Bütün veriler tabii ki biryerlerde kayıtlı olmalı ki ,bir sonraki girdiğimizde bunları görüyoruz. İşte aslında facebook’taki herşey merkezindeki kapasitesi çok güçlü ve hızlı bilgisayarlarda  tutuluyor. Bunlara server yani  sunucu deniliyor. Bu sunuculardan kaç tane olduğunu bilemeyiz , ihtiyaca göre facebook bunları arttırıyor ve bizim facebook hesabımıza daha hızlı erişmemizi ve daha çok fotoğraf yüklememizi sağlıyor . Kısacası bizim için belkide binlerce hatta daha fazla bilgisayar bizim bilmediğimiz bir yerde  24 saat durmadan çalışıyor .İşte Bulut Bilişimin temelinde yatan teknoloji bu .
Tabii ki facebook’ta bilgisayaranızda yaptığın herşeyi yapamıyorsunuz.Örneğin bir Word belgesi yazamazsınız yada bir çizim yapamazsınız.Aslında işte tam burada devreye Bulut Bilişimin farklı tarafı giriyor. Kullanıcılar yani bizler bir Bulut Servisi sağlayıcısından desket alıyoruz,kısaca onlara üye oluyoruz.Peki nedir bu firmaların işi?Bu firmalar bizim kullandığımız ürünleri kendi sunucularında barındıracaklar ve bizler bu uygulamaları bize vermiş oldukları kullanıcı ismi ve şifrelerle Internet tarayıcıları aracılığıyla girip istediğimiz heryerden kullanabileceğiz. Bunlar önümüzdeki yıllarda çok ama çok olacak bundan emin olabilirsiniz.Şimdiden birçok şirket bu işe soyundu .
 Örneğin ben kendim Microsoft’un servis sağlayıcısı olduğu Microsoft Online ‘a üye olduğum için Word yada Excel kullanmak istediğimde illaki kendi bilgisayarımda olmama gerek kalmıyor, bunu istediğim heryerden yapabiliyorum. Kaydettiğim dosyalarıma da ayrıca heryerden ulaşabiliyorum.Oyun oynamak istediğimizde yine böyle bir sisteme ihtiyacımız olacak.Biryerde üyeliğim olacak ve oraya oyunu bitiren kadar belirli bir ücret ödeyeceğim. İşim bitince de oradan ayrılacağım. Yada çizim programım için belkide yıllarca bir servis sağlayıcıya bağlı kalacağım.Kimbilir...
Haftaya sizlere bu sistemlerin detaylarından bahsedeceğim.Bunun için kaldığımız yerden  haftaya görüşmek dileğiyle.

Windows 8



Bu günkü yazımda sizlere 9 Eylül günü Selanikte katılmış olduğum Microsoft Çözüm Ortakları toplantısının ardından  henüz bilgilerim tazeyken  Windows 8 işletim sistemini kısaca anlatmak istiyorum. Şahsen kendim meraklı olduğum için Windows 8’i daha henüz deneme sürümü aşamasındayken kurup denedim. O zaman bana biraz ters geldi. Başlat menüsü nerede diye bayağı bir aradım.Alışık olduğumuz Windows ortamlarından ilk bakışta çok farklı .

Şimdi gelelim Windows 8’in detaylı  incelemesine.Bize neler getiriyor onlara bir göz atmak istiyorum.
Windows 8 tamamen baştan tasarlanıp yazılmış ,ağır olmayan bir işletim sistemi. O yüzden hem normal bilgisayarlarda hem  tabletlerde  hem de  akıllı telefonlarda rahatlıkla çalışabiliyor.
İlk önce karşımıza sadece üç sürümle çıkıyor.Bunlar Windows 8,Windows 8 Professional ve Windows RT. Bunlardan ikisini satın alıp bilgisayarımıza kurabiliyoruz lakin Windows RT ,ARM tabanlı işlemciler kullanan tablet bilgisayarlar için tasarlanmış olduğundan satın aldığımız tablet bilgisayarların üzerinde hazır  kurulu geliyor .
 Sistem gereksinimleri Windows 7’den daha az. Eğer 1 GB hafızanız varsa ve işlemciniz 1 Ghz’lik hızın üzerinde ise rahatlıkla bu bilgisayara Windows 8 kurabilirsiniz. Burada en önemli unsur ekranınızın  ve grafik kartınızın 1024x768 ya da daha yüksek  çözünürlüğü desteklemesi gerekiyor.
Buradan da hafif bir yazılıma sahip olduğunu görebiliyoruz.Kurulum aşamasında sizden eğer varsa Windows Live Id’nizi yanı  Hotmail  yada Windows Live şifrenizi istiyor.İşte burada devreye Windows 8’in farkı giriyor.Bunu nasıl ki cep telefonlarımızda bir tek numara var ,ve PIN kodunu girmeden cep telefonumuz açılmıyor böyle algılayabilirsiniz.Eğer isterseniz sizde burada Hotmail adresinizi ve şifrenizi giriyorsunuz.Burada Microsoft’un, Bulut veri depolama teknolojisini Windows 8 işletim sistemine tam olarak entegre etmiş olduğunu gürüyoruz.Eğer Wimdows Live Id şifrenizi girmezseniz Windows 8’i kurup kullanabiliyorsunuz fakat aşağıda bahsedeceğim Windows 8’in güzelliklerinden yararlanamıyorsunuz.
Şifrenizi girdiğinizde sizden başkası bilgisayarınızı açamıyor.Yani verileriniz güvende oluyor.Hatta çalınma durumunda Hotmail hesabınıza girip  bağlı olan bilgisayarı listeden kaldırırsanız bilgisayar Internete ilk bağlandığı anda tüm veriler siliniyor.
Kurulumu çok hızlı bir şekilde yapabiliyoruz hemen hemen tüm donanımınızı tarıyor ve gerekli sürücüleri sizin için yüklüyor.Tabii ki bu da güzel bir kolaylık.Bilgisayarımız açıldığında karşımıza çıkan ekran ilk başta bize biraz ters gelebilir.Bunun ismi Metro Arayüzü .Aslında akıllı telefonlarda ve tablet bilgisayarlarda öğrendiğimiz türden bir başlat ekranı .İşte bu Windows 8’in yeni Başlat Menüsü .Tüm programlarınız artık burada . İsterseniz fare ile , eğer ekranınız dokunmatik ise el yardımıyla istediğiniz uygulamayı buradan açabilirsiniz.İsteyenler için Masaüstü tabii ki var .Bu ana ekrandan oraya da ulaşılıyor. Windows 8 işletim sisteminin bir diğer güzel özelliği ise eğer kendi kullandığınız bilgisayar dışında başka bir kişinin Windows 8 yüklü bilgisayarını kullanma ihtiyacı hissederseniz kendi kullanıcı şifrenizle o bilgisayarı açtığınızda size kendi bilgisayarınızı açması .Bu bilgileri Windows Live Id’nizi bağladığınız için Internet üzerinden size getiriyor.
Bunu işlemi  facebooka girermiş gibi düşünün nasıl ki kendi bilgisayarınız yerine başka bir yerden facebook’a girdiğinizde yine kendi sayfanıza giriyorsunuz.Burada ise o kişinin bilgisayarını sanki sizinkiymiş gibi  açıyorsunuz,kapattığınızda yine bilgisayar onun. Bunu daha da ileriye götürmüşler ve eğer bilgilerinizi bir flash diske atarsanız - ki buna Windows To Go deniyor.Bu flash diski herhangi bir bilgisayara takıp ,bilgisayarı çalıştırdığınızda Windows 8 o bilgisayarda kurulup  açılıyor ve siz rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. Bunlar gerçekten güzel özellikler bunları henüz şahsen deneme fırsatım olmadı lakin en kısa sürede denemeyi düşünüyorum.  
Windows 8’in başarılı olup olmayacağını önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz.Bu ayın sonuna doğru satışına başlanıyor,böylelikle ilk tepkileri öğrenmeye başlayacağız.Bana kullanımı alışılmışın dışında olduğu için  biraz zahmetli geldi ,ama hızlı çalışması ve bize sunduğu yenilikler yabana atılır gözükmüyor.Birde Cloud yani Bulut veri depolama teknolojisini unutmamak gerekiyor. Bu teknolojiler bizi zorunlu olarak Windows 8 gibi işletim sistemlerini kullanmaya itiyor. Aksi takdirde teknolojinin gerisinde kalıyoruz. Haftaya sizlere Cloud yani Bulut’u anlatacağım o zaman bazı şeyleri zihnimizde canlandırmamız daha  rahat olacaktır.

Bilgisayar Dünyasında Yeni Dönem. Tablet PC!



Geçen hafta başlamış olduğumuz teknolojik gelişmelere bu gün tablet bilgisayarları inceleyerek devam ediyoruz.Peki nedir bu tablet bilgisayarlar?Ne işe yarar ve maliyetleri nelerdir?Bu gün sizinle bunları paylaşmak istiyorum. Aslında tablet bilgisayarların geçmişi eskiye , Pocket Pc’lere dayanıyor. O dönemde  şimdiki  kadar popüler olmamalarının sebebi kullandıkları işletim sistemlerinden kaynaklanıyordu. Pocket Pc’ler o dönemde kullanılan  işletim sistemlerinin biraz kapsamsız ,yalın halini kullanıyorlardı , bu da kullanıcıya rahatlık sağlamıyordu. O yüzden de bu kadar revaçta olamadılar.Yıllar sonra  Apple firması  iPhone’lar  için geliştirmiş olduğu iOS işletim  sistemini  uyarlayarak  iPad olarak tanıdığımız  ilk gelişmiş tablet bilgisayarı piyasa sürdü. iPad hafifti, tasarımı şıktı ve milyonlarca kullanıcı tarafından tercih edildi. Bu da uzun süredir suskun olan tablet bilgisayar sektörünün karışmasına sebep oldu.Bunun ardından diğer firmalarda boş durmadı ve kendi tablet bilgisayarlarını piyasaya sürmeye başladılar.İşletim sistemi çarelerine ise bu sefer Android yetişti.
Android Linux işlerim sistemi üzerine Goggle tarafından açık kaynak kodla geliştirilmiş parasız bir  işletim sistemidir.Android’i  şu anda bir çok akıllı cep telefonunda görebilirsiniz.
Microsoft firması da  bu yarışta geri kalmamak için işletim sistemlerini tabletlere uygun hale getirmeye çalıştı lakin şu ana kadar pek bir başarı kaydedemediler ta ki Windows 8 ‘i duyurana kadar .Bundan sonra piyasada üzerinde Windows 8 kurulu tablet bilgisayarlara rastlamamıza az kaldı.Bakalım bu sefer başarı şansları ne kadar olacak.
Şimdi biraz Tablet bilgisayarların  özelliklerinden  bahsedelim isterseniz. Tablet bilgisayarlar  genelde 7 inch  ile 10.1 inch aralığında ekran boyuna sahip, dokunmatik ekranlı ve ihtiyaca göre şekillenen interneti ve sağladığı depolama alanıyla verilerinizi kolayca yanınızda taşımanızı sağlayan,akıllı telefon üstü netbook altı bir ara teknolojidir.
Tablet PC sadece ekrandan oluşur.Ekranlar dokunmatiktir.Elinizle yada özel kalem ile kullanabilirsiniz.İnternete bağlanmanızın iki yolu vardır.Ya normal bilgisayarlar gibi bir ağ (wireless) üzerinden  yada 3G ile Internete bağlanırsınız. Bazı modeller sadece wireless desteklerken bazılarında ise hem wireless hem de 3G bağlantısı için SIM kart girişi mevcuttur.
Modellere göre değişiklik göstermekle birlikte ekranın ön ve arka kısmında olmak üzere bir yada iki tane kamerası vardır.Tüm modellerde  hafıza kartı yeri bulunur. Şu sıralar piyasaya sürülen modellerde çoğunlukla USB ve HDMI  bulunmaktadır.
Aslında  tablet bilgisayarları kullanışlı kılan onlar için geliştirilen uygulamalardır. Hemen hemen akıllı telefonlar için geliştirilen tüm uygulamalar (burada işletim sistemini unutmamak gerekir- ki bunun uyumlu olması lazımdır)  tablet bilgisayarlarda rahatlıkla kullanılmaktadır..Bu uygulamaları indirmek gayet basit ve kolaydır.
Örneğin Android işletim sistemi olan bir Tablet bilgisayarınız var ise,bu tabletinizi Google kullanıcı hesabınıza bağladıktan sonra android market’e (http://android.market.com) gidip buradan birçok uygulamayı ve oyunu parasız yada para karşılığı indirebilirsiniz. Bunu için tabletinizin açık olmasına bile gerek yoktur.Normal bir bilgisayardan istediğiniz uygulamaları android marketten seçip daha sonra tabletinizi açtığınız anda otomatik olarak bu uygulamalar tabletinize yüklenecektir.
Şimdi tablet bilgisayarlar kimlere uygundur ona biraz bakalım.Bana göre tablet bilgisayar Internet tutkunları için olmazsa olmazlar listesinde en başta yer alıyor . Neden mi ? Çünkü  bir ağa bağlandıktan sonra mesajlarınız anında tabletinize geliyor, istediğiniz web sayfasına  girip  dolaşıyorsunuz, kameranız yada cep telefonunuzdaki  hafıza  kartınızı takıp fotograflarınızı vidyolarınızı görüyorsunuz ve bunları Internet’e yükleyebiliyorsunuz.Öğrenciyseniz  ve ders esnasında  not almanız gerektiğinde  yada amatör bir video tutkunuysanız güzel anlarınızı kaydetmek istediğinizde elinizin altında oldukça kullanışlı bir cihazınız oluyor.
Tablet bilgisayar fiyatlarına gelince şu anda piyasada 100 evrodan başlayıp 970 evroya kadar değişen fiyatlarda tablet bilgisayar bulmanız mümkün.Seçim size kalmış  Internetsiz yapamıyorum, facebook’taki oyunları çok seviyorum ve bunlar herzaman elimin altında olsun diyorsanız şık bir tablet bilgisayar tam size göre .