28 Kasım 2013 Perşembe

E-Posta ve Şifrelerimiz





Geçen hafta sizlere epostadan ve uygulamalarından bahsetmiştim. Yine bu hafta bu konu üzerinden devam edip epostanın günümüz Internet dünyasındaki kullanımından ve bu kullanım esnasında nelere dikkat etmemiz gerektiğinden bahsetmek istiyorum.

Daha önceki yazılarımda da sıkça dile getirdiğim gibi bir eposta hesabınız olmadan sadece İnternette gezinti yapabilirsiniz. Kısaca eposta adresi olmayan birisi:

1.       Sosyal paylaşım ağlarına dahil olamaz,

2.       PlayStore gibi ortamlardan oyun ya da uygulama indiremez,

3.       Bulut veri depolama alanlarını kullanamaz,

4.       Windows 8 , Android ve MacOS  gibi işletim sistemlerinin sunmakta olduğu tümleşik çözümlerini kullanamaz.

 

Yani yeni nesil Internet kullanıcısının muhakkak bir eposta hesabına ihtiyacı vardır. İlk bakışta isim yeterli olmuyor mu diyebilirsiniz. Ama ortam Internet olunca eposta olmadan olmaz. Sizinle irtibata geçmenin en ucuz yolu budur. Aksi takdirde birilerinin teyit ya da bilgi için sizi araması gerekir. Küresel tabanda bir oluşumdan bahsettiğimiz içinde telefonla görüşme oldukça pahalıdır. Dolayısıyla en ucuz haberleşme eposta yardımıyla olur.

Buraya kadar her şey normal. İşin sorunlu kısmı şimdi başlıyor. Genelde son kullanıcılar sadece facebookta ya da twitterda bir hesap açmak isterler, eposta hesabıyla uğraşmak istemezler. Lakin facebook’a kaydolmak istediğimizde facebook bizden bir eposta adresi ister. Bu durumda da kullanıcı ilk önce bir eposta adresi almak durumunda kalır.

Genelde bu eposta edinme işlemi facebook ya da başka bir sosyal paylaşım sitesine biran önce kaydolma cabasıyla hızlı bir biçimde gerçekleştirilir. Bu yüzden genelde kullanıcı buraya verdiği şifreyi pek hatırlamaz hatta bu yeni edinmiş olduğu eposta hesabını bir daha hiç kullanmaz. Bu arada facebook ya da türevi olan site de kullanıcıdan şifre ister. Web tarayıcıları kullanıcılara kolaylık olması açısından kullanıcının ilk defa şifre kullanarak girdiği web sayfasına bir dahaki girişlerinde şifre kullanmaması için bu şifreyi kullanıcı adına kaydederler. Tabii ki ilk başta kullanıcının buna razı olup olmadığını sorarlar. Genelde son kullanıcılar buna evet dedikleri için şifreler buraya kaydolur. Bir sonraki girişlerde şifre sorulmadan kullanıcı bu siteye rahatlıkla girer.

Gel zaman git zaman genelde Internet kullanıcılarının başına gelen bizim kullanıcımızın da başına gelir

·         Bilgisayar virüs kapar,

·         Bilgisayara kötü amaçlı bir yazılım girer,

·         Eposta adresi ya da facebook hesabı çalınır,

·         Bilgisayara format atmak (işletim sistemi yüklemesi)  gerekir.

 

Bu gibi durumlarda kullanıcının sosyal ağlara bağladığı eposta hesaplarının şifrelerini bilmesi gerekmektedir. Eğer bunu biliyorsa tekrardan hem eposta hesabına ulaşabilir hem de sosyal ağlardaki hesaplarına erişebilir. Eğer bunları bilmiyorsa eposta hesaplarının kurtarılması devreye girer. Bu durumda eposta hesabı açılırken kullanıcının vermiş olduğu bilgilerin doğrulanması istenir. Gerçek dünyada ben dahil bunu hatırlayan kullanıcılara pek sık rastlamaz.

Son dönemde eposta veren firmalar ve sosyal paylaşım ağları ve diğer hizmetleri sunan şirketler, eposta adresi alırken ve sistemde hesap açarken kullanıcılardan cep telefonu numaralarını istemektedir. Bunu herhangi bir sebepten hesabınıza ulaşamadığınız anda size SMS yoluyla gerekli şifreleri göndermek için kullanmaktadırlar. Oldukça kullanışlıdır ve hesabınıza ulaşmama gibi bir sorununuz olmaz. Lakin bu uygulama oldukça tartışılmaktadır. Bunun arkasında firmaların neleri planladığından tutun da bu bilgileri nerelerde kullanabilecekleri konusunda geniş çaplı tartışmalar yapılmaktadır.

Konunun özüne inecek olursak, günümüz Internet kullanıcılarına benim naçizane tavsiyem

1.       Internet ortamında eposta ve ağlara kaydolurken işlemlerinizi acele etmeden yapın,

2.       Kullandığınız şifrelerin içerinde muhakkak sayı,  harfler ve özel karakterler (+,%,* $ vs.) kullanın

3.       Muhakkak ama muhakkak şifrelerinizi bir yere yazın ,(akılda kalmazsa yazıda kalsın),

4.       Yılda bir iki defa olmak üzere eposta ve sosyal ağ şifrelerinizi değiştirin ve 3 numaralı kurala uyun.

Unutmayın şifreyi unutursanız hesap elimizden uçup gider. Bunun için güzel bir sözdür.

e- posta nedir?



Bu hafta okuyucularımızdan gelen istek üzerine sizlere e-posta ve gerekli e-posta programlarından bahsetmek istiyorum.
e-posta (elektronik posta) internet üzerinden gönderilen dijital mektuptur. Bir e-posta sahibi olmak istiyorsanız bunu e-posta hizmeti veren şirketlerden ücretli ya da ücretsiz olarak alabilirsiniz. Eğer ki sizin kurumsal bir web sayfanız varise ayrıca buradan da servis sağlayıcınız size e-posta adresi verebilir.
e-posta adresi kişiye özeldir ve formatı şöyledir:
 Kullanıcı adı, adres işareti, hesabın oluşturulduğu sitenin e-posta sunucusunun adı, nokta (.) ve site uzantısının aralık bırakılmadan yazılması ile oluşur.
Bir kişinin e-posta hesabına ulaşması için kendine özel bir şifresinin olması gerekmektedir. Eğer bu şifrenizi kaybederseniz hesabınıza ulaşamazsınız ve burada bulunan her şeyinizi kaybedersiniz. E-posta hesabınıza ya web sayfası aracılığıyla ya da bu iş için tasarlanmış özel programlarla ulaşabilirsiniz. Bunlara ileti programları da diyebiliriz. Bu programlara örnek olarak Microsoft Outlook ve serbest yazılım olarak da Thunderbird’ü verebiliriz. Bu programlar sunuculara ulaşmak üzere belirli protokoller kullanırlar. Bu protokollerin en bilinenleri POP3 ve IMAP’tır.
Herhangi bir servis sağlayıcısından bir e-posta adresi aldığınızda bu adrese ulaşmak için tüm ara yüzleri kullanabilirsiniz. Örneğin ben yukarıdaki e-posta adresime ulaşmak için sabit bilgisayarımda yüklü olan Outlook’u kullanıyorum, cep telefonumda ise Hotmail’in kendi uygulama programı mevcut. Ayrıca gerektiğinde başka birisinin bilgisayarından e-postalarımı kontrol etmek için ise Hotmail’in web ara yüzünü kullanıyorum.
Şimdi gelin bir e-postanın anatomisini inceleyelim. Gönderilen her e-posta şunlar vardır
Gönderen (From):e-postayı gönderen kişinin adresi
Alıcı ya da Kime (To): e-postanın gönderildiği kişinin adresi. Eğer birden fazla kişiye aynı e-postayı göndermek istiyorsanız adresler arasına virgül koyup bunu yapabilirsiniz.
Karbon Kopya "KK" (CC, Carbon Copy):  e-posta gönderilen kişiye ek olarak bu e-posta başka birine de bilgilendirilmek üzere gönderilebilir işte o zaman bu e-postayı bilgilendirmek üzere gönderilecek olan kişinin adresi buraya yazılır. Bu daha çok işletmelerde kullanılan bir özelliktir.
Konu (Subject): Bu gönderilecek olan e-postanın başlığıdır. Birçok servis sağlayıcı eğer başlık yok ise iletileri kabul etmemektedir bu yüzden yazılması iyi olur.
Tarih (Date): e-posta gönderildiğindeki tarih ve saattir. Bunu servis sağlayıcı ekler.
İleti gövdesi (Body): Burada e-postanın içeriği vardır.
Yanıtlama (Reply):  Size gelen bir e-postaya doğrudan yanıt vermek istediğinizde bu özellik kullanılır. Sistem alıcının adresini otomatik olarak atar. Bu belki de en çok kullanılan yöntemlerden birisidir.
 Herkesi yanıtla (Reply All): Yanıtlanan e-postayı, gelen e-postanın To: ve CC: kısmında yazılmış olan tüm kişilere yollamak için kullanılır.
Yönlendirme (Forward, Fwd): Gelen bir iletinin bir başka kişiye doğrudan yönlendirilmesini sağlar.
Ek (Attachment): Yazıya ek olarak yollanan dosyalardır. Virüslerin başlıca yayılma yollarından biridir. O yüzden e-postayı gönderen kişiyi tanıyor olsanız dahi şüpheli görünen dosyaları açmayınız.
Şimdi biraz POP3 ve IMAP protokollerinden bahsetmek istiyorum. Bu protokoller e-posta yazılımları tarafından kullanılan en bilinen protokollerdir. e-posta yazılımına bir adres eklemek istediğinizde size hangi yöntemle sunucuya bağlanmak istediğinizi soracaktır.POP3 ile bağlantı yaptığınızda sunucudaki tüm e-postalarınız makinanıza indirilip sunucudan silinecektir. IMAP’ta ise sadece mesajların başlıkları getirilir lakin e-postalar sunucudan silinmezler.
e-posta yazılımlarında genelde bir e-posta adresi için şu dizinler bulunmaktadır.
Gelen Kutusu (Inbox): Gelen e-postalarını bulunduğu dizindir.
Gönderilenler (Outbox ya da Sendbox): Sizin gönderdiğiniz e-postaların bulunduğu dizindir.
Silinenler (Deleted Items) :Silinmiş olan e-postaların bulunduğu dizindir.
İstenmeyen Postalar (Junk e-mail ya da Spam):e-posta yoluyla birçok virüs ve rahatsız edici mesajlar gelmektedir. Bunu önlemek için birçok servis sağlayıcı değişik yöntemler kullanmaktadır. Birden fazla kişiye gönderilen ve rahatsızlık verici olduğu saptanan e-postalar servis sağlayıcılar tarafından Junk ya da Spam yani istenmeyen e-posta olarak ilişkilendirdiler ve Junk dizinine konurlar. Tabi bazı durumlarda arkadaşlarınızdan gelen e-postalarda buraya kaydolabilir. Eğer bir e-postanın rahatsız edici olmadığını biliyorsanız bunu gelen kutunuza atabilirsiniz.

4 Kasım 2013 Pazartesi

Google Play Store



Kullanmakta olduğumuz Android işletim sistemi yüklü cihazlarımız eğer ki sadece üzerlerinde yüklü uygulamalarla kalsalardı eminim hiç kullanışlı olmazlardı. Bu cihazları kullanışlı hale getiren uygulamalardır. Bizlerde her geçen gün yeni bir uygulama denemek isteriz. İşte bu noktada hepimizin vazgeçemeyeceği yer Google Play Store’dur. Bunun dışında başka ürünler de bulunmakla birlikte bu Android için en geniş ve en kapsamlı olan yerdir. 
Şimdi gelin hep beraber Google Play Store’u inceleyelim. Buraya nasıl üye olup buradan nasıl faydalanabileceğimize bir bakalım.
Google Play Store eski adıyla Android Market,  Google tarafından işletilmektedir. Şimdilerde ismi web tabanlı olanda Google Play, cihazlardaki uygulama ismi ise Play Store’dur. Her iki durumda da aynı hizmetten bahsedilmektedir. 
Google Play Store Android işletim sistemi yüklü cihazlara ücretli veya ücretsiz çeşitli ürünler sağlayan bir sanal markettir. Burada oyun ve müzikten tutun da kitap ve cd ’ye kadar her şey bulmak mümkündür. Milyonlarca kişinin kullandığı bu alan artık sektördeki yerini sağlamlaştırmış ve olmazsa olmazlardan biri haline gelmiştir.
Google Play uygulamasını(alanını) kullanabilmek için her şeyden önce bunun akıllı telefonunuzda ya da tabletinizde kurulu olması gerekmektedir. Eğer uygulama yok ise buna web sayfası aracılığıyla da ulaşabilirsiniz. Tabii ki uygulama daha bütünleşmiş bir şekilde çalışmaktadır.
Bazı tablet üreticileri Google ile bu konuda anlaşma yapmadıklarından dolayı bu uygulama tabletlerde yüklü olarak gelmemektedir. Bu da tabii ki bu tabletlerin fiyatlarının daha düşük olması anlamına gelmektedir. Lakin daha sonra oyun yüklemek istenildiğinde Google Play Store’a kullanıcı ulaşamamaktadır.
Eğer ki cihazımızda Google Play uygulaması var ise bunu kullanabilmenin ikinci şartı bir Google hesabınızın (gmail) olması gerekmektedir. Eğer hali hazırda bir Google hesabınız var ise bunu o cihaza bağladığınızda Google Play uygulaması çalışacaktır. Yoksa o an bir hesap edinmeniz gerekmektedir. Bu Google hesabınızı cihazla eşleştirmek (bağlamak) zor bir işlem değildir. Eğer ki bunu ilk cihaz kurulumu esnasında yapmamışsanız Google Play ilk kez çalıştırıldığında sizden bunu isteyecektir. Bu aşamada bu eşleştirme işlemini yapabilirsiniz ya da yeni bir hesaba kayıt olabilirsiniz. Eğer bunu kendiniz yapmak istiyorsanız Ayarlar menüsüne gidip oradan da Hesaplar ve Senkronizasyonu seçip Hesap Ekle tuşundan yapabilirsiniz. 
Bu eşleştirme esnasında sizden kredi kartı bilgilerinizi girmeniz istenebilir. Bu adım gerekli değildir bunu atlayabilirsiniz. Bunun sebebi ise Play Store’da bulunan ürünler iki kategoridir, ücretli ve ücretsiz olanlar. Kredi kartı bilgileri ücretli olan uygulamaları satın almak içindir. Şu ana kadar şahsen ben ücretli hiçbir şey kullanmadım. Eğer gerekirse var olan ücretli uygulamalardan birisini buradan indirmek istediğinizde ödeme için gerekli kredi kartı bilgilerinizi daha sonrada verebilirsiniz.
Tüm bu işlemlerden sonra Google Play uygulaması açılacaktır. Google Play Store uygulaması çok dilli bir uygulamadır. Google hesabınızdaki dil seçenekleriniz doğrultusunda bu uygulama istediğiniz dilde açılacaktır.
Google Play’in ara yüzü ve menüleri oldukça basit ve sadedir. Ürünler kategorilere ayrılmıştır ve her kategorinin altında ücretli ya da ücretsiz olmak üzere ürünler ayrılmıştır. 
Eğer oyun indirmek istiyorsanız ve bu oyunun ismini biliyorsanız bunu bulmanın en kolay yolu aramadır. Aramak için Büyüteç ikonu ’una bastığınızda size sağ köşede bir arama listesi çıkartacaktır. Buraya oyunun ismini yazdığınızda o isimdeki tüm ürünleri size listeleyecektir. Bu listede sizin cihazınızla uyumlu olan ürünler listelenmektedir. Eğer ki bu listede sizin aradığınız uygulama yok ise bilin ki bu aradığınız uygulama sizin cihazınıza uyumlu değildir. 
Bir kez cihazınızla bir Google hesabınızı eşleştirdiğiniz zaman, bunu Google hatırlamaktadır. O yüzden bu Google Play platformunun web adresine  (https://play.google.com/store) herhangi bir cihazdan girdiğinizde, sizin kayıtlı cihazlarınızı ve indirmiş olduğunuz uygulamalarınız burada gösterecektir. Hatta başka bir cihaza yine bu Google hesabınızı bağladığınızda bu uygulamaları bu yeni cihaza indirmeniz çok kolay olacaktır. (Hatta bazı durumlarda bu işlem otomatik olarak yapılabilmektedir) .

Sonuç olarak Google Play Store kelimenin tek anlamıyla bir bulut bilişim çözümü örneğidir, bizlere birçok uygulamaya tek yerden erişme imkânı sağlamaktadır. Umarım buna benzer çözümler çoğalır ve biz son kullanıcılar bunlardan daha da çok istifade ederiz. 

Android Ofis Uygulamalari


Geçtiğimiz haftalarda kendime ikinci bir tablet aldım. Birincisini sadece oyunlar için kullandığımdan aldığım günden bu yana bir kenara bırakmıştım. İkinci tableti almamım sebebi ise içerisinde Intel Atom işlemci olmasıydı. Bu güne kadar Android işletim sistemi yüklü, Intel tabanlı tablet görmemiştim. Belki başka bir yazımda size bu deneyimimi de anlatırım.  Derken bu sefer bu tableti kullanmalıyım diye düşündüm. Genelde işlerim için masaüstü yahut ta dizüstü bilgisayar kullanırım ve de yazılarımı MS Office Word kullanarak yazarım. Tabletin sağını solunu kurcaladıktan sonra yine kendi kendime bak yine işe yaramayan bir şey aldın, gitti senin 200’lük dedim. İçerisinde ofis yazılımı dahi yok ,nasıl yazı yazacaksın?
Derken şöyle bir araştırma yaptım. Meğer Android işletim sistemleri için ne güzel ofis uygulama paketleri varmış. Hatta piyasa iyiden iyiye kızışmış. Microsoft dahi Android işletim sistemi için Office uygulamasını çıkartmış. Bunu duyan Google misillemede geri kalmamış ve yeni ürünü için parasız alın kullanın demiş. Bu durum tabii ki bizim yararımıza. Başladım denemeye onu indir bunu indir, denemesi bedava. Neyse sizde aynı sorunla karşı karşıya kalmayasınız diye bu yazımı bu konuya ayırdım. Belki size biraz yardımcı olabilirim. 
Bu uygulamalar sayesinde Android tabanlı cep telefonu ve tabletlerinizde Microsoft Office belgelerini görüntüleyebilir, üzerlerinde değişiklikler yapabilir ve hatta yeni belgeler üretebilirsiniz. Hatta pdf dokümanları dahi yapabilirsiniz.

Benim sizlere tavsiye edebileceğim Android işletim sistemi için ofis uygulamalarını altta sizlere sunuyorum.  Ayrıca bunları Google Play Store’dan indirebilirsiniz. Yalnız burada işlenen her uygulama sizin akıllı telefonunuza ya da tabletinize uyumlu olmayabilir. Örneğin SMS özelliği olan bir uygulama tabletinizde çalışmayabilir -tecrübe ile sabittir-.
Kingsoft Office 5.3.1
Bu benim en beğendiğim uygulama paketi. Bu uygulama paketinin tüm sürümü parasız olarak geliyor. Ara yüzü alışık olduğumuz MS Office uygulamalarına oldukça benziyor. Zorlanmadan yeni bir doküman oluşturabiliyorsunuz. Bir kullanıcının ihtiyacı olan tüm formatları destekliyor ve kullanımı çok kolay.
Polaris Office 
Ara yüzünün oldukça kullanışlı olduğu söyleniyor. Şahsen kendim kullanmadım. Kullanıcı değerlendirmelerinden anladığım ,özellikle akıllı telefonlar için biçilmiş kaftan.
OfficeSuite Pro 
Ara yüzü oldukça kullanışlı. Lakin bu ürün paketi ücretli. Ücretsiz olarak denemesini yapabilirsiniz.
Quickoffice 
Google tarafından geçtiğimiz günlerde bedava olarak sürülen ofis uygulama paketi. Kullanımı oldukça kullanışlı.  Burada bir Google geleneği devam ettirilmiş. Uygulamanın basit ve sade bir ara yüzü var. Kullanımı kolay. Google ’un tüm güçlü elemanları burada devreye girmiş. Örneğin Google çeviri kullanılabiliyor. Buda güçlü bir destek.
Office Mobile for Office 365 
Her ne kadar paralı bir ürün olsa da bu uygulama paketinden burada bahsetmek istiyorum. Microsoft’un Android tabanlı bir sistem için ofis paketi çıkarttığını duyduğumda çok şaşırdım. Yukarıda da belirttiğim gibi bu piyasayı oldukça karıştırdı. Bu bildiğimiz MS Office uygulamasının Android sürümü, yine bu ürüne Google Store’dan ulaşılabilir. Lakin unutmayın bu ürün ücrete tabi.
Sizlere yazılarımda sıkça, değişmekte olan bilgisayar dünyasından bahsediyorum. Artık sabit bilgisayarlar yavaş yavaş yerlerini ultrabooklara, tabletlere ve akıllı telefonlara bırakıyorlar. Serbest yazılım olduğu için Android bu pazarda çok büyük bir paya sahip. Anlaşılan o ki, büyük firmalar sonunda bunun farkına vardılar ve bu pazarı kaçırmak istemiyorlar bu yüzden de kendilerini bu sistemin içine dâhil ediyorlar. Bu bir yana, yeni birçok firma güzel yazılımlarıyla bu pazarda söz sahibi olmaya başlıyor. Böylelikle biz kullanıcılara da bu ürünleri kullanmak kalıyor. Yukarıda bahsi geçen güzel ofis uygulamaları olduğu sürece ben tabletimi iş için kullanabilirim. Onun dışında benim için bir oyun konsolu olarak kalacaktı. Yine yırttık. 

VoIP nedir?



Gelin bugün biraz para ödemeden nasıl birisini ararız ona bakalım. Belki de birçoğunuz bunu zaten yapıyorsunuz. Ama yine de gelin bu iş nasıl çalışıyor biz ona bir bakalım, ardından da bunu nasıl yapabiliriz ona inceleyelim.
Para ödemeden birisiyle konuşmak hepimizin arzu ettiği bir şeydir. Bunu yapmamıza olanak sağlayan sisteme VoIP yani Voice Over IP ismi verilir. Kısaca tarif etmek gerekirse VoIP Internet veyahut ta veri hatları üzerinden ses aktarımı yapmak olarak tarif edilebilir.
Bu sistemin çalışması için muhakkak Internet bağlantınızın olması gerekmektedir. Tabii ki kapalı bir ağınız varsa bu işlem burada da yapılır. Lakin biz son kullanıcılar için Internet bağlantısı şarttır. Kısaca VoIP bir protokol yani bir yöntemdir.
Basitçe çalışma mantığı şudur. Sayısal formattaki ses, veri paketleri olarak karşıya yollanmakta ve karşı tarafta tekrar dijital ses haline dönüştürülmektedir. Sayısal format daha iyi kontrol edilebilmektedir. Örneğin sayısal formattaki bir ses sıkıştırabilir, yönlendirebilir ve daha iyi bir formata çevrilebilir.
Özetle VoIP, analog ses (bakır telefon kabloları ile iletilen ses) sinyalini alarak dijital sinyallere dönüştüren ve bu sinyalleri internet üzerinden ileten bir teknolojidir.
Eğer ki evinizde Internet varsa VoIP kullanmak için iki çözüm vardır. Yazılım ve/veya donanım tabanlı çözümler. İki taraflı VoIP kullanmak için eğer ki donanım tabanlı çözümü tercih ederseniz bunun maliyeti oldukça yüklüdür. Evimizde kullandığımız telefon cihazları analog ses için tasarlanmış olduklarından dolayı VoIP için uygun değillerdir bu yüzden bunları VoIP telefon cihazları ile değiştirmeniz gerekmektedir ki bunların fiyatları oldukça yüksektir. Ayrıca modemlerimi zinde bu sisteme uygun olması gerekmektedir. Bu yüzden bu çözüm tipini daha ziyade şirketler tercih etmektedir.
Biz ev kullanıcıları için en uygun olan çözüm ise yazılım tabanlı çözümlerdir. Bunun için her şeyden önce bir bilgisayara, tablet ya da bir akıllı telefona ihtiyacımız vardır. Bundan sonra gerekli VoIP yazılımı yüklenir. Dünyadaki en çok bilinen VoIP yazılımı Skype ’tır. Eğer karşı tarafı parasız olarak aramak ve konuşmak isterseniz diğer aranan kişide de Skype’ın yüklü olması gerekmektedir. Eğer ki siz yine de birisini Skype aracılığıyla aramak isterseniz bunun için firma sizden bir miktar para talep etmektedir.
Cep telefonları için uygun bir diğer VoIP uygulaması da Viber’dır. Zaten akıllı telefonu olup da üzerine Skype ya da Viber yüklemeyen kimse yoktur sanırım.
Peki, insanlar neden VoIP’i seçer. Sebebi oldukça basittir: maliyet. VoIP ucuzdur. Hatta birçok durumda bundan parasızda yararlanılabilir. Ülkemizde VoIP üzerinden hizmet veren telefon şirketleri çok az ve bunlar kendilerini o kadar tanıtabilmiş değiller, lakin bazı ülkelerde durum oldukça farklı. Bu tip ucuz hizmetleri sunan firmaların sayısı oldukça fazla.

Peki, VoIP’nin kötü yanları yok mu, tabii ki var. Her şeyden önce ancak Internet üzerinden kullanılabilen bir sistem olmasından dolayı Internet hattınızdaki bir aksaklık bu sistemin durması anlamına gelir. Eğer ki bağlantınız kötü ya da yavaş ise yine bağlantınızda sorunlar olacak ve ses kalitesi çok düşecektir. Hatta parazitli olacaktır. 
Yine de eğer ki Internet bağlantınız varsa, ben bu sistemlerin kullanılması taraftarıyım. Sonuçta, masrafsız bir şekilde görüşmelerimizi yapabilmenin en kolay yollarından birisi. Zaten birçok büyük firma bu sistemi uzun yıllarda beri çok güzel bir şekilde kullanıyor ve oldukça karlı çıkıyorlar. Yukarıda da bahsettiğim gibi eğer denemediyseniz Skypa ya da Viber’ı denemenizi öneririm. Ses kalitesi bağlantıya göre değişiklik gösterdiği için umutsuzluğa kapılmayın zaten birçok cep telefonu şirketi bırakın 3G bağlantısını normal bağlantıyı dahi zor yapıyor.